genelle

listen to the pronunciation of genelle
التركية - الإنجليزية
generalize

Lemma 5 cannot be generalized to arbitrary artinian rings. - Lemma 5 gelişigüzel seçilmiş Artin halkaları ile genellenemez

{f} generalized

Lemma 5 cannot be generalized to arbitrary artinian rings. - Lemma 5 gelişigüzel seçilmiş Artin halkaları ile genellenemez

genel
general

Generally speaking, the weather was mild last year. - Genel anlamda,geçen yıl hava ılımandı.

We generally drink tea after a meal. - Biz genellikle bir öğünden sonra çay içeriz.

genel
{s} common

Shark fin soup is commonly served at Chinese weddings and banquets. - Köpek balığı çorbası genellikle Çin'de evlenme törenlerinde ve ziyafetlerde servis edilir.

Cardiopulmonary resuscitation is commonly known as 'CPR'. - Kardiyopulmoner resüsitasyon genelde 'CPR' olarak bilinir.

genel
public

The public at large are dissatisfied with the present government. - Halkın geneli mevcut hükümetten memnun değil.

I went to a public high school. - Ben bir genel liseye gittim.

genel
generic
genel
{s} widespread
genel
broad

Broadly speaking, dogs are more faithful than cats. - Genellikle, köpekler kedilerden daha sadıktırlar.

genellemek
generalize
genel
prevalent
genel
(Ticaret) across-the-board
genel
comprehensive
genel
rife
genel
generalis

It is dangerous to generalise about a situation which you do not fully understand. - Tamamen anlamadığın bir durum hakkında genelleme yapmak tehlikelidir.

genel
popular

As is often the case with educated people, he likes classical music better than popular music. - Genellikle eğitimli insanlarda olduğu gibi o klasik müziği popüler müzikten daha çok seviyor.

He is popular among general readers. - O genel okuyucular arasında popüler.

genel
birdie
genel
(Dilbilim) generic term
genel
coarse
genel
(Biyokimya) routine
genel
exoterical
genel
(Ticaret) over-all
genel
(Ticaret) macro
genellemek
generalise
genel
{s} grand

My grandfather usually eats breakfast at six. - Büyükbabam sabah kahvaltısını genellikle saat altıda yer.

genel
running

There is so much pollution in New York that joggers often wear masks when running. - New York'ta o kadar çok kirlenme var ki koşucular genellikle maske takarlar.

genel
pandemic
genel
universal

Universal suffrage was a major achievement. - Genel seçim hakkı büyük bir başarıydı.

genel
abstract
genel
current
genel
koinos
genel
general , global , public
genel
collective
genel
prevailing

Bad cold is prevailing throughout the country. - Ülke genelinde soğuk hava hüküm sürüyor.

Bad cold is prevailing throughout the country. - Kötü bir soğuk algınlığı ülke genelinde hüküm sürüyor.

genel
across the board
genel
sweeping
genel
general, common
genel
blanket
genel
overhead
genel
general, common; public
genel
Catholic
genel
public, pertaining to the public
genel
exoteric
genel
plenary
genel
liberal
genel
epidemic
genellemek
to generalize
genellemek
to generalize, make (something) general
التركية - التركية

تعريف genelle في التركية التركية القاموس.

Genellemek
tamim etmek
Genel
umumi
genel
Bir genelleme sonucunda elde edilen
genel
Bir şeye veya bir kimseye özgü olmayıp onun bütün benzerlerini içine alan, umum
genel
Herkesin yararlanabileceği (yer, nesne)
genel
Geniş yetkileri olan bazı resmî görevlerin adında yer alır
genel
Ayrıntıları göz önüne alınmayarak bütünü bakımından ele alınan
genel
Ayrıntıları göz önüne alınmayarak bütünü bakımından ele alınan: "Genel bir sıralama yapmak gerekirse, denebilir ki, dünyada en iyisi mutlu, dengeli bir evliliktir."- H. Taner
genel
Yetkisi ve sorumluluğu çok olan
genel
(Osmanlı Dönemi) umûmî
genellemek
Varlıklar veya olaylar arasındaki benzerlik bağıntılarını bir düşüncede toplamak, tamim etmek
genelle
المفضلات