I feel like I have been here before.
- Daha önce buraya gelmiş gibi hissediyorum.
Tom may have been here.
- Tom buraya gelmiş olabilir.
She came to see us yesterday.
- O dün bizi görmek için geldi.
No more than 50 people came.
- 50 kişiden fazla gelen olmadı.
Do you want to come with us?
- Bizimle gelmek ister misiniz?
Why did you come to Japan?
- Neden Japonya'ya geldin?
80% of all English words come from other languages.
- Tüm İngilizce sözcüklerin %80'i diğer dillerden gelmiştir.
Social order does not come from nature. It is founded on customs.
- Toplumsal düzen doğadan gelmez. Gelenekler üzerine kurulmuştur.
He is the bravest soldier that ever lived.
- O gelmiş geçmiş en cesur askerdir.
How does it feel to be the best band ever?
- Gelmiş geçmiş en iyi grup olmak nasıl bir duygu?
Christmas is coming soon.
- Yakında Noel geliyor.
Her dad won't be coming, he is very busy.
- Babası gelmeyecek, o çok meşgul.
These flowers come from Holland.
- Bu çiçekler Hollanda’dan geliyor.
He came bearing a large bunch of flowers.
- O, büyük bir demet çiçek taşıyarak geldi.
Tom looks like he's sleepy.
- Tom uykusu gelmiş gibi gözüküyor.
Tom must be getting sleepy.
- Tom'un uykusu gelmiş olmalı.
Tom saçına jöle çaldı.
- Tom put gel in his hair.
O, saçına jöle sürer.
- Tom puts gel in his hair.
Pelte limonlu ve portakallı olarak yapılabilen içine taze meyve katıldığında ise tadına doyum olmayan tatlıdır.
Ben jelatin kullanmadan panna cotta yaparım.
- I make panna cotta without using gelatin.