Our wedding anniversary is coming soon.
- Evlilik yıl dönümümüz yakında geliyor.
Today I discovered that there's a movie called The Russians are coming! The Russians are coming!
- Bugün Ruslar geliyor! Ruslar geliyor! adında bir filmin olduğunu keşfettim.
Cathy is coming to see our baby tonight.
- Cathy bu gece bizim bebeği görmek için geliyor.
Both of his parents are coming to Tokyo.
- Onun ebeveynlerinin her ikisi Tokyo'ya geliyorlar.
The hardest academic exam of my life is coming up. Fluid Mechanics.
- Hayatımın en zor akademik sınavı geliyor. Akışkanlar mekaniği.
Tom is coming up behind us.
- Tom arkamızdan geliyor.
What came first? The egg or the hen?
- Hangisi ilk olarak geldi? Yumurta mı yoksa tavuk mu?
I came to Japan from China.
- Çin'den Japonya'ya geldim.
Did you come by yourself today?
- Bugün tek başına mı geldin?
Why did you come to Japan?
- Neden Japonya'ya geldin?
This smell might come from the oven!
- Bu koku fırından gelebilir!
Did you come from a musical family?
- Müziksever bir aileden mi geldin?
She is coming from England.
- O İngiltere'den geliyor.
Look out! There's a truck coming!
- Dikkat! Buraya gelen bir kamyon var!
He came bearing a large bunch of flowers.
- O, büyük bir demet çiçek taşıyarak geldi.
These flowers come from Holland.
- Bu çiçekler Hollanda’dan geliyor.
That sounds good, doesn't it?
- O kulağa hoş geliyor, değil mi?
It seems that I have lost my keys.
- Anahtarlarımı kaybettim gibi geliyor.
It seems that you are very happy today.
- Bugün çok mutlusun gibi geliyor.
O, saçına jöle sürer.
- Tom puts gel in his hair.
Tom saçına jöle çaldı.
- Tom put gel in his hair.
Pelte limonlu ve portakallı olarak yapılabilen içine taze meyve katıldığında ise tadına doyum olmayan tatlıdır.
Ben jelatin kullanmadan panna cotta yaparım.
- I make panna cotta without using gelatin.