التركية - الإنجليزية
تعريف gelin في التركية الإنجليزية القاموس.
- bride
The bride looked very beautiful.
-Gelin çok güzel görünüyordu.
She is dressed like a bride.
-O, bir gelin gibi giyindi.
- (Bilgisayar) batter up
- daughter-in-law; wife of a younger member of the family
- bride; daughter-in-law; bridal
- bridal
- daughter-in-law
The wife of your son is your daughter-in-law.
-Oğlunun karısı senin gelinindir.
Sami worked for the Queen's daughter-in-law.
-Sami, Kraliçe'nin gelini için çalıştı.
- daughter in law
- gelin adayı
- bride-to-be
- gelin adayı
- prospective bride
- gelin ata binmiş ya nasip demiş
- It isn't over till it's over
- gelin ata binmiş ya nasip demiş
- Don't count your chickens (before they're hatched)
- gelin olmak
- become a bride
- gelin ve damat
- bride and groom
- gelin etmek
- Come to
- gelin tacı
- crown point
- gelin alay
- daughter-in-law parade
- gelin alay
- bride procession
- gelin alayı
- bridal procession
- gelin almak
- wive
- gelin alıcı
- 1. person sent by the bridegroom to fetch the bride. 2. slang policeman, cop, fuzz
- gelin başı saç modelleri
- bridal hair-do
- gelin başı saç modelleri
- bridal hair styles
- gelin dergisi
- bridal magazine
- gelin dergisi
- bride magazine
- gelin gibi
- bridally
- gelin gitmek
- be married into a (family)
- gelin gitmek
- (for a bride) to marry into (a family). (kendi kendine)
- gelin gitmek
- marry into a family
- gelin güvey
- the bride and groom
- gelin güvey olmak
- make illusions
- gelin güvey olmak
- (deyim) reckon without one's host
- gelin güvey olmak
- to build castles in Spain, enjoy happy daydreams
- gelin hamamı
- the bridal bath (traditional party in a public bath a few days before the wedding)
- gelin odası
- bridal chamber
- gelin olmak
- to become a bride, to get married
- gelin olmak
- (for a girl) to get married
- gelin parası
- coins showered over the bride at a wedding
- gelin soğanı
- corn lily
- gelin teli
- tinsel
- gelin teli ile süslemek
- tinsel
- gelin teli iletken
- tinsel conductor
- gelin teli silver or gold tinsel used
- to adorn a bride's hair
- gelin çiçeği
- (Botanik, Bitkibilim) common cockscomb
- gelin çiçeği
- (Botanik, Bitkibilim) celosia argentea cristata
- gelin çiçeği
- (Botanik, Bitkibilim) celosia cristata
- gelinler
- brides
All brides are beautiful on their wedding days.
-Tüm gelinler düğün günlerinde güzeldirler.
- lütfen gelin
- (Bilgisayar) please come
- evlenen kişi, gelin veya damat(frs.)
- who married the bride or groom (frs.)
- eğreti gelin
- rough point
- benimle gelin
- Come with me
- en korkunç halinizle gelin
- (Bilgisayar) come spooky
- kendi kendine gelin güvey olmak
- to count one's chickens before they're hatched, build castles in Spain
- kendi kendine gelin güvey olmak
- to reckon without one's host
- sarmısakı gelin etmişler, kırk gün kokusu çıkmamış
- (Atasözü) A person's faults are often not readily apparent; some time may have to pass before they come to light
المصطلحات ذات الصلة
التركية - التركية
تعريف gelin في التركية التركية القاموس.
- Evlenmek için hazırlanmış, süslenmiş kız veya yeni evlenmiş kadın: "Gelin eşikte oğlan beşikte."- Atasözü
- Aileye evlenme yoluyla girmiş olan kadın
- Evlenmek için hazırlanmış, süslenmiş kız veya yeni evlenmiş kadın
- (Osmanlı Dönemi) BÂNÛ
- nife
- arus
- arüs
- gelin ata binmiş ya nasip demiş
- Kesin sonuç alınmadan hiçbir işe oldu bitti gözüyle bakılmamalıdır anlamına gelen atasözü
- gelin ata binmiş ya nasip demiş
- son noktaya varıncaya kadar bir işe veya olaya kesin gözüyle bakılmamalı anlamına gelen atasözü
- gelin ata binmiş ya nasip demiş
- işin sonuna ulaşmadan her şeyin değişebileceğini anlatan atasözü
- gelin çiçeği
- (Botanik, Bitkibilim) Zambakgillerden bir bitki (Fritillaria imperialis)
- gelin abla
- Yenge
- gelin alayı
- Gelini damat evine götürmek için gidenlerin hepsi
- gelin alıcı
- Gelini götürmek için oğlan evinden gelen kimse
- gelin böceği
- Hanım böceği
- gelin etmek
- Kızı evlendirmek
- gelin feneri
- Gülgillerden bir ağaç, kuş kirazı, ılgıncar
- gelin hamamı
- Düğünün ertesi günü oğlan evindeki kadınların gelini hamama götürerek yaptıkları tören
- gelin hamamı
- Düğünden birkaç gün önce evlenecek kız için hamamda yapılan tören
- gelin havası
- Denizin hafif dalgalı, çırpıntılı olması
- gelin havası
- Gelin alayının kız evinden ayrılıp oğlan evine gidinceye kadar, davul ve zurnanın çaldığı özel ezgi
- gelin kuşağı
- Gök kuşağı
- gelin kuşu
- Tarla kuşugillerden bir kuş (Otocoris pencillatus)
- gelin olmak
- evlenmek
- gelin otu
- Güveyfeneri
- gelin teli
- Gelinlerin başlarına takılan, parlak, uzun, ince gümüş tel
- eğreti gelin
- Osmanlıda delikanlıların ilk deneyimlerini yaşamaları için ewe getirilen ve bir süre delikanlı ile yaşamasına izin verilen kadın
- Gelin çiçeği
- kala
المصطلحات ذات الصلة
gelin
الواصلة
ge·linالنطق
Resimler
السابق
المفضلات