Bu eti ızgara yapamam. Bozulmuş!
- I cannot grill this meat. It has gone bad!
Araba uçuruma gitmiş olsaydı onlar ölmüş olacaktı.
- They would have been killed if the car had gone over the cliff.
O, paraya gitmiş gözüyle baktı.
- He regarded the money as gone.
Küçük çocuklar taşınmaktan hoşlanırlar.
- Small children like to be carried.
Bisikletimi kaybolmuş buldum.
- I found my bicycle gone.
Tom'un ölmüş olduğuna inanamıyorum.
- I can't believe that Tom is gone.
Araba uçuruma gitmiş olsaydı onlar ölmüş olacaktı.
- They would have been killed if the car had gone over the cliff.
Ona karşı güçlü itirazlara rağmen onlar plana devam ettiler.
- They carried on with the plan in spite of strong objections to it.
Ama onsuz devam ettik.
- But we carried on without him.
O, o alışkanlığı mezarına kadar taşıdı.
- She carried that habit to her grave.
Beşikte öğrenilen mezara kadar taşınır.
- What is learned in the cradle is carried to the tomb.
Guided by the star, they reached the island.
- Vom Stern geführt, erreichten sie die Insel.