Bozuk radyoyu tamir edebilir misin?
- Can you fix the broken radio?
Benim televizyon bozuk.
- My television is broken.
Tutulmamış bir söz hiç verilmemesinden daha iyidir.
- Better a broken promise than none at all.
His record will never be broken.
- Sein Rekord wird nie gebrochen werden.
George was broken-hearted.
- George hatte ein gebrochenes Herz.