I'll make an effort to get up early every morning.
- Her sabah erken kalkmaya gayret edeceğim.
Your effort deserves praise.
- Gayretin övgüye şayan.
The only thing worse than an idiot is a zealous idiot.
- Bir aptaldan daha kötü olan tek şey gayretli bir aptaldır.
She shows no zeal for her work.
- O, işi için hiç gayret göstermedi.
I endeavored to do my duty.
- Görevimi yapmak için gayret ettim.
They endeavored in order to do their duty.
- Görevlerini yapmak için gayret ettiler.
Needless to say, diligence is a key to happiness.
- Söylemeye gerek yok, gayret mutluluğa götüren bir anahtardır.
The teacher's talk stimulates Mary to study harder.
- Öğretmenin konuşması, Mary'nin daha sıkı çalışması için gayrete getirir.