O, masa örtülerini çamaşırhaneye götürdü.
- She took the tablecloths to the laundry.
Çamaşırhane paspası nerede?
- Where is the laundry mat?
Elbiselerinin geriye kalanını çamaşırhaneye koydum.
- I put the rest of your clothes in the laundry.
Dün gece kurutmak için çamaşırı dışarı astım ve sabaha kadar kaya gibi donmuştu.
- I hung the laundry out to dry last night and by morning it had frozen hard as a rock.
Kirli çamaşırlarını herkesin önünde havalandırma.
- Don't air your dirty laundry in public.
Tom'un Mary'yi çamaşırlarını onun için yıkaması konusunda ikna edebilmesi mümkündür.
- It's possible that Tom was able to convince Mary to do his laundry for him.