gülünçleştirmek

listen to the pronunciation of gülünçleştirmek
التركية - الإنجليزية
fantasticate
to make (someone, something) look funny or comical
to caricature
gülünç
ridiculous

I know you think this is ridiculous. - Bunun gülünç olduğunu düşündüğünü biliyorum.

Your idea is ridiculous. It is? - Senin fikrin gülünç. Gülünç mü?

gülünç
funny
gülünç
foolish
gülünç
amusing
gülünç
humorous

The lyrics are humorous. - Şarkı sözleri gülünçtü.

gülünç
{s} fantastic
gülünç
funny, laughable, amusing, humorous, hilarious; ridiculous, foolish, silly, laughable, ludicrous; beggarly, very little
gülünç
comic
gülünç
cynical
gülünç
laughable

You're going to teach me? That's laughable! - Bana öğretmeyecek misin? Bu gülünç!

gülünç
farcical
gülünç
hilarious
gülünç
risible
gülünç
comical
gülünç
silly
gülünç
ludicrous
gülünç
waggish
gülünç
rich
gülünç
absurd

If life is ridiculous and absurd, be glad that it is not tedious. - Eğer hayat gülünç ve saçma ise dert etmeyin çünkü bu en azından sıkıcı değil demektir.

Gülünç
ridiculus
gülünç
grotesque

Sami's story was so grotesque that nobody believed him. - Sami'nin hikayesi o kadar gülünçtü ki kimse ona inanmadı.

gülünç
fantastical
gülünç
Gilbertian
gülünç
ridiculously

The prices here are ridiculously low. - Burada fiyatlar gülünç derecede düşüktür.

What did I do to deserve this ridiculously overpriced dress? - Ben bu gülünç pahalı elbiseyi hak edecek ne yaptım?

gülünç
laughably
gülünç
camp
gülünç
droll
gülünç
derisory
gülünç
funny, comical, laughable, ridiculous
gülünç
burlesque
gülünç
derisive
gülünç
jesting
gülünç
priceless
gülünç
quizzical
التركية - التركية
Gülünç duruma getirmek
Gülünç
tuhaf
gülünç
Alayı üzerine çeken, eğlence konusu olan, güldürücü, tuhaf, komik: "Yüksek sesle doğruluktan bahsetmeye kalkmak gülünç bir şey olurdu."- R. N. Güntekin
gülünç
Alayı üzerine çeken, eğlence konusu olan, güldürücü, tuhaf, komik
gülünçleştirme
Gülünçleştirmek işi
gülünçleştirmek
المفضلات