She smiles a beautiful smile.
He always puts a smile on my face.
He looked at me and smiled.
- O bana baktı ve gülümsedi.
She smiled at her baby.
- O, bebeğine gülümsedi.
Hello, said Tom, smiling.
- Tom gülümseyerek merhaba, dedi.
Tom wasn't smiling when he entered the room.
- Odaya girdiğinde Tom gülümsemiyordu.