She has a very beautiful laugh.
- Onun çok güzel bir gülüşü var.
A laugh can be a very powerful thing.
- Bir gülüş çok güçlü bir şey olabilir.
The child captivates everyone with his sunny smile.
- Çocuk neşeli gülüşüyle herkesi cezbediyor.
Tom tried to hide his smile.
- Tom gülüşünü saklamaya çalıştı.
Roses withered and Ania cried very much.
- Güller soldu ve Ania çok ağladı.
The rose is a flower and the dove is a bird.
- Gül bir çiçektir ve güvercin bir kuştur.
A teacher should never laugh at his students' mistakes.
- Bir öğretmen öğrencilerinin hatalarına asla gülmemeli.
It is rude to laugh at others.
- Diğerlerine gülmek kabalıktır.
It is no laughing matter that he couldn't graduate from university this year.
- Onun bu yıl üniversiteden mezun olamaması gülünecek bir şey değil.
I could hardly resist laughing.
- Gülmeye karşı koyamadım.
I don't know whether to cry or to laugh.
- Ağlasam mı yoksa gülsem mi bilmiyorum.
His jokes made us laugh.
- Esprileriyle bizi güldürdü.