The old man escaped, but with difficulty.
- Yaşlı adam kaçtı ama güçlükle.
The old woman climbed the stairs with difficulty.
- Yaşlı kadın merdivenleri güçlükle tırmandı.
We know it's a hassle.
- Bunun bir güçlük olduğunu biliyoruz.
Anyone who creates hassle should leave.
- Güçlük yaratan biri terk etmeli.
Face adversity with courage.
- Güçlüklerle cesaretle yüzleş.
I always have trouble pronouncing that word.
- O kelimeyi telaffuz etmede her zaman güçlük yaşıyorum.
Tom had trouble remembering what Mary looked like.
- Tom Mary'nin nasıl biri olduğunu hatırlamada güçlük çekiyordu.