Sir Peter Blake was tragically killed by pirates on the Amazon river in 2001 as he was on a mission to monitor environment change.
- Bay Peter Blake çevre değişikliğini gözlemek için bir görevdeyken 2001 yılında Amazon nehrinde korsanlar tarafından feci şekilde öldürüldü.
Sir Peter Blake was tragically killed by pirates on the Amazon river in 2001 as he was on a mission to monitor environment change.
- Bay Peter Blake çevre değişikliğini gözlemek için bir görevdeyken 2001 yılında Amazon nehrinde korsanlar tarafından feci şekilde öldürüldü.
I'm just here to observe.
- Ben sadece gözlemek için buradayım.
They like to observe birds.
- Kuşları gözlemekten hoşlanırlar.
I made pancakes for breakfast.
- Kahvaltı için gözlemeler yaptım.
I don't want any pancakes.
- Hiç gözleme istemiyorum.
Sir Peter Blake was tragically killed by pirates on the Amazon river in 2001 as he was on a mission to monitor environment change.
- Bay Peter Blake çevre değişikliğini gözlemek için bir görevdeyken 2001 yılında Amazon nehrinde korsanlar tarafından feci şekilde öldürüldü.
I really need to eat some waffles, stat!
- Gerçekten biraz gözleme yemeliyim, derhal!
Do you want me to make you waffles?
- Bana gözleme yapmak istiyor musun?
She was watching TV with tears in her eyes.
- Gözlerinde gözyaşlarıyla TV izliyordu.
One day your life will flash before your eyes. Make sure it's worth watching.
- Bir gün hayatın gözlerinin önünde hızla akıp gidecektir. Emin ol, izlemeye değer.
The boss strolled around the balcony above the office, observing the workers.
- Patron, yazıhanenin üzerindeki balkonda işçileri gözleyerek gezindi.
Waiting, observing, and keeping silent can avoid many wars.
- Beklemek, gözlemek ve sessiz kalmak birçok savaşı önleyebilir.
I closed my eyes to calm down.
- Sakin olmak için gözlerimi kapattım.
When he openly declared he would marry Pablo, he almost gave his grandmother a heart attack and made his aunt's eyes burst out of their sockets; however, his little sister beamed with pride.
- O Pablo ile evleneceğini açıkça ilan ettiğinde, neredeyse büyük annesine kalp krizi geçirtecekti , halasının gözlerini yuvasından fırlattıracaktı fakat küçük kız kardeşi gururla baktı.
The boy observed the birds all day.
- Çocuk bütün gün kuşları gözlemledi.
He observed many types of creatures there.
- Orada bir sürü yaratık çeşidi gözlemledi.
This is a time of year when people get together with family and friends to observe Passover and to celebrate Easter.
- Bu, Hamursuz bayramını gözlemlemek ve Paskalyayı kutlamak için insanların aileleri ve arkadaşlarıyla bir araya geldiği, yılın bir zamanıdır.
Tom likes to observe the people walking by.
- Tom yürüyen insanları gözlemlemeyi sever.
Empirical data is based solely on observation.
- Ampirik veriler yalnızca gözleme dayanır.
Science is based on careful observation.
- Bilim, dikkatli gözleme dayanmaktadır.
I asked him to watch my things.
- Ondan eşyalarımı gözlemesini istedim.
Mother asked the babysitter to watch the children.
- Anne bebek-bakıcısından çocukları gözlemesini rica etti.
Waiting, observing, and keeping silent can avoid many wars.
- Beklemek, gözlemek ve sessiz kalmak birçok savaşı önleyebilir.