görmüş

listen to the pronunciation of görmüş
التركية - الإنجليزية
seen

Tom had seen Mary with John on more than one occasion before and finally figured out that they were seeing each other. - Tom daha önce Mary'yi John'la birlikte birden fazla ortamda görmüştü ve sonunda onların birbirlerini gördüklerini anladı.

She cannot have seen me at the party. - O, partide beni görmüş olamaz.

seen of
görmüş geçirmiş
experienced
görmüş geçirmiş
ripe
görmüş geçirmiş
experienced, worldly-wise
görmüş geçirmiş
seasoned
görmüş geçirmiş kimse
a man/woman of the world
görmüş geçirmiş olmak
to have been around
gör
saw

I saw John at the library. - Kütüphanede John'u gördüm.

I saw my Twitter account suspended after a while. - Bir müddet sonra Twitter hesabımın askıya alındığını gördüm.

umur görmüş
experienced
görmüş geçirmiş
(Konuşma Dili) advanced in years
görmüş geçirmiş
(Konuşma Dili) have been around
zarar görmüş
damaged

I tried to repair his damaged prestige. - Zarar görmüş itibarını tamir etmeye çalıştım.

The roof was damaged by the storm. - Çatı fırtınadan zarar görmüştü.

zarar görmüş
wrecked
zarar görmüş
disadvantaged
gör
{f} sighted
gör
{f} seeing

The boy, upon seeing a butterfly, proceeded to run after it, provoking the anger of his mother, who had ordered him to stay quiet while she gossiped with the lady next door. - Çocuk kelebeği gördüğünde, onu kovalamaya girişti, bitişikteki bayanla sohbet ederken ona sessiz kalmasını söyleyen annesini kızdırdı.

Seeing that she was not excited at the news, she must have known it. - O, habere heyecanlanmadığına göre, onu önceden biliyor olmalı.

gör
see

I want to see you before you go. - Sen gitmeden önce seni görmek istiyorum.

Love is seeing her in your dreams. - Aşk onu rüyalarında görmektir.

gör
{f} seen

I turned off the TV because I had seen the movie before. - Filmi daha önce gördüğüm için televizyonu kapattım.

I had never seen a panda until I went to China. - Çin'e gidene kadar hiç panda görmemiştim.

gör
{f} view

Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users. - Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir.

Their view of life may appear strange. - Onları hayat görüşü acayip görünebilir.

gör
catch sight of

He happened to catch sight of a rare butterfly. - Tesadüfen nadir bir kelebeği gördü.

gör
{f} sight

Is there any end in sight to the deepening economic crisis? - Derinleşen ekonomik krizin görünürde bir sonu var mı?

I was much frightened at the sight. - Ben görünce çok korktum.

gör
{f} viewing

Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users. - Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir.

görmüş geçirmiş
sophisticated
işlem görmüş
treated
işlem görmüş ürün
(Ticaret) compensating product
acı görmüş
who has suffered
besmele görmüş şeytana dönmek
colloq . to be frightened to death
eyyam görmüş/sürmüş
(one) who has seen better days
eziyet görmüş
persecuted
gün görmüş
1. (someone) who has seen better days. 2. experienced
gün görmüş
worldly-wise
imar görmüş arsa
(İnşaat) developed site
iyi gün görmüş
(someone) who knows what prosperity is, who has enjoyed prosperous times
mektep medrese görmüş
educated
savaş görmüş
warworn
savaş görmüş
seasoned
savaş görmüş asker
seasoned soldier
suçlu muamelesi görmüş
criminalized
tahsil görmüş sınıf
clerisy
zarar görmüş
injured
öğrenim görmüş
educated
التركية - التركية
Görme işini yapmış olan
Görmüş geçirmiş
barandide
sonradan görmüş
Sonradan zenginleşmiş kimse
görmüş
المفضلات