gönderirken

listen to the pronunciation of gönderirken
التركية - الإنجليزية
(Bilgisayar) sending

We lost no time sending him to the hospital. - Onu hastaneye gönderirken hiç zaman kaybetmedik.

the act of causing something to go (especially messages)
{i} act of dispatching; act of launching; dismissal; generation, production; act of transmitting electronically
Present participle of to send
Only a summoner can perform this rite, which sends the souls of the departed to the Farplane If someone has a high attachment to this world and is never Sent, he becomes an Unsent and can still wander the earth If someone without that connection to the world is not sent, s/he eventually becomes a fiend (monster)
A state of the Data Acquisition Toolbox where an analog output object is outputting (sending) data from the engine to the hardware
When a student sends a message, it is sent in private Mail Send always is synonymous with Mail and not with a bulletin board
gönder
{f} relay
gönder
(Bilgisayar) submit

Your order has been submitted. - Siparişiniz gönderildi.

Thank you for submitting your work to this journal. - Çalışmanızı bu dergiye gönderdiğiniz için teşekkürler.

gönder
{f} forward

Sophie had been looking forward to getting another letter from the unknown sender. - Sophie bilinmeyen bir gönderenden gelen bir başka mektup almak için can atıyordu.

Please forward the document to the administrative office for review. - Lütfen incelemesi için belgeyi idari ofise gönderin.

gönder
flagpole
gönder
(Bilgisayar) sent to

He was sent to jail for murder. - O, cinayet nedeniyle hapse gönderildi.

The boss sent Tom to Boston on business. - Patron Tom'u iş için Boston'a gönderdi.

gönder
(Bilgisayar) export
gönder
{f} shipping

The soldiers are shipping off tomorrow. - Yarın askerler gönderiliyor.

We offer free shipping. - Biz ücretsiz gönderim sunuyoruz.

gönder
(Bilgisayar) send to

I didn't send Tom any wine. - Tom'a hiç şarap göndermedim.

I would appreciate any information you can send to us. - Bize gönderebileceğin bir bilgiyi takdir ederim.

gönder
send out

The captain decided to send out a scout. - Kaptan bir keşif gemisi göndermeye karar verdi.

gönder
send

I'm sending her to California. - Onu Kaliforniya'ya gönderiyorum.

If I could send you a marshmallow, Trang, I would. - Eğer sana marshmallow gönderebilseydim, Trang, yapabilecektim.

gönder
mast
gönder
{f} routing
gönder
transmit on
gönder
send away
gönder
pack off
gönder
sent away
gönder
{f} forwarded

I forwarded the schedule you sent me to Tom. - Bana gönderdiğin programı Tom'a gönderdim.

I forwarded the message I got from Tom to Mary. - Tom'dan aldığım mesajı Mary'ye gönderdim.

gönder
{f} route
gönder
{f} routed
gönder
relegate
gönder
{f} sent

He was sent to jail for murder. - O, cinayet nedeniyle hapse gönderildi.

If you sign up to Facebook, your information will be sent to intelligence agencies. - Facebook'a üye olursanız, bilgileriniz istihbarat örgütlerine gönderilecektir.

gönder
{f} forwarding
gönder
forward to

Sophie had been looking forward to getting another letter from the unknown sender. - Sophie bilinmeyen göndericiden bir mektup daha almayı dört gözle bekliyordu.

gönder
{f} sending

Thank you very much for sending me such a nice present. - Bana böyle hoş bir hediye gönderdiğin için çok teşekkür ederim.

Thank you for sending me a nice card. - Bana güzel bir kart gönderdiğiniz için teşekkür ederim.

gönder
consign
gönder
sent out

He sent out the parcel the day before yesterday. - O, koliyi evvelsi gün gönderdi.

The princess was sent out to the lake to be fed to the dragon. - Prenses, ejderhanın beslenmesi için göle gönderildi.

gönder
flagstaff
gönder
flagstick
gönder
flagpole, flagstaff
gönder
pole, staff; flagpole, mast; goad
gönder
shaft
gönder
pole

The children sent their Christmas lists to the North Pole with the hope that Santa would read them. - Çocuklar Noel listelerini, Noel Baba okur umuduyla Kuzey Kutbu'na gönderdi.

gönder
oxgoad
gönder
staff
gönder
sent#out
gönder
sentaway
gönder
sendout
gönder
packoff
gönder
sent#away
gönder
sendaway
gönder
{f} dispatch

Your order has been dispatched. - Siparişiniz gönderildi.

About thirty firefighters were dispatched. - Yaklaşık otuz itfaiyeci gönderildi.

gönder
sentout
التركية - التركية

تعريف gönderirken في التركية التركية القاموس.

GÖNDER
(Hukuk) Bayrak çekilen direk
GÖNDER
(Osmanlı Dönemi) Ucuna birşey takılan uzun sopa veya sırık. Kullanış şekline göre isim alır: Bayrak, sancak gönderi
GÖNDER
(Osmanlı Dönemi) Sancak çekmek için geminin kı
GÖNDER
(Osmanlı Dönemi) Çift sürerken öküzleri dürtmekte kullanılan ucu iğneli uzun sopa
GÖNDER
(Osmanlı Dönemi) Tar: Seferde ordunun ve ileri gelen vezir ve diğer devlet ricalinin atlarına bakmak ve sair zamanlarda ise has ahır ve çayır hizmetlerinde kullanılmak üzere gayr-ı müslimlerden ve hasseten Bulgarlardan tertip edilmiş bir sınıf olan voynukların her mıntıkada iki, üçü ve dördü hakkında kullanılır bir tâbirdir
gönder
Üvendire
gönder
Kayık ve yelkenli gemilere yön vermeye yarayan, ucunda metal olan ağaç sopa
gönder
ince düz ve uzunca olarak çekilmiş çubuklar
gönderirken
المفضلات