gönüllülük

listen to the pronunciation of gönüllülük
التركية - الإنجليزية
willingness
volunteering

Experience in volunteering can make you more employable. - Gönüllülük deneyimi, sizi daha fazla istihdam edilebilir kılabilir.

Thanks for volunteering. - Gönüllülük için teşekkürler.

willingness, readiness
voluntariness
readiness
ready
voluntarism
willing
gönüllü
voluntary

This was totally voluntary. - Bu tamamen gönüllüydü.

This organization relies entirely on voluntary donations. - Bu örgüt tamamen gönüllü bağışlara dayanmaktadır.

gönüllü
volunteer

She is working as a volunteer interpreter at the international conference. - Uluslararası Konferansta gönüllü bir çevirmen olarak çalışıyor.

She devoted herself to the volunteer activity. - O, gönüllü faaliyetine kendini adamış.

gönüllü
willing

Tom doesn't think Mary would be willing to lend him her guitar. - Tom Mary'nin ona gitarını vermek için gönüllü olacağını düşünmüyor.

She is willing to do anything for me. - Benim için herhangi bir şeyi yapmaya gönüllü.

gönüllü
voluntarily

Tom did it voluntarily. - Tom onu gönüllü olarak yaptı.

Did Tom sign that confession voluntarily? - Tom bu itirafı gönüllü olarak imzaladı mı?

gönüllü
disposed
gönüllü
free will
gönüllü
freewill
gönüllü
of one's own accord
gönüllü
willful
gönüllü
prepared
gönüllü
ready
gönüllü
to volunteer
gönüllü
lover
gönüllü
willing, ready; voluntary; volunteer; lover; of one's own accord, voluntarily
yüce gönüllülük
magnanimity
التركية - التركية
Gönüllü olma durumu
alçak gönüllülük
Alçak gönüllü olma durumu
gönüllü
Seven kimse veya sevgili
gönüllü
Çok istekli
gönüllü
Bir işi yapmayı hiçbir yükümlülüğü yokken isteyerek üstlenen
gönüllü
Bir işi yapmayı hiçbir yükümlülüğü yokken isteyerek üstlenen: "Yabancı dil bildiği için de, Kore'ye gönüllü olarak göndermeye kalkmışlardı."- Ç. Altan. Çok istekli: "Henüz nizamiye ve gönüllü taburların neferleri dağılmamıştı."- Ö. Seyfettin
gönüllülük
المفضلات