This place is too shady for taking photos.
- Bu yer fotoğraf çekmek için çok gölgeli.
What can we learn from a dog? On hot days, drink lots of water and lie under a shady tree.
- Biz bir köpekten neler öğrenebiliriz? Sıcak günlerde bir sürü su içerler ve gölgeli bir ağacın altında uzanırlar.
Christine stayed in the shade all day, because she didn't want to get a sunburn.
- Christine tüm gün gölgede kaldı, çünkü güneş yanığı olmak istemiyordu.
They sat in the shade of a tree.
- Bir ağacın gölgesinde oturdular.
He is afraid of his own shadow.
- O kendi gölgesinden korkar.
His shadow on the wall looked sad.
- Onun duvardaki gölgesi üzgün görünüyordu.
The light that casts away the darkness also creates shadows.
- Karanlığı boşa çıkaran ışık da gölgeler yaratır.
A dark shadow passed behind Tom.
- Tom'un arkasından karanlık bir gölge geçti.
I try not to let my emotions cloud my judgment.
- Duygularımın kararımı gölgelemesine izin vermemeye çalışıyorum.