We've walked all around the lake.
- Biz gölün etrafında yürüdük.
In Japan, there is no lake bigger than Lake Biwa.
- Japonya'da, Biwa gölünden daha büyük bir göl yoktur.
There's almost no water left in the pond.
- Gölette neredeyse hiç su yok.
Tom threw a stone into the pond.
- Tom gölete bir taş attı.