full, packed, crammed together

listen to the pronunciation of full, packed, crammed together
الإنجليزية - التركية

تعريف full, packed, crammed together في الإنجليزية التركية القاموس.

crowded
kalabalık

Otobüs çok kalabalıktı. - The bus was very crowded.

Tren o kadar kalabalıktı ki Osaka'ya giden bütün yol boyunca ayakta durmak zorunda bırakıldık. - The train was so crowded that we were obliged to stand all the way to Osaka.

crowded
kalabalık (yer)
crowded
tıkış tıkış/kalabalık
crowded
kalabalık,v.toplan: adj.kalabalık
crowded
x sıkıştır/toplan/doldur
crowded
toplanmış (bir yere)
crowded
mahşeri
crowded
tıkış tıkış
crowded
dopdolu
crowded
{f} toplan

Kalabalık caddede sıradan bir toplantı yaptık. - We had a casual meeting on the crowded street.

İnsanlar yaralı adamın etrafına toplandılar fakat doktor olay yerine yaklaştığında ona yol verdiler. - The people crowded round the injured man, but they made way for the doctor when he reached the scene of the accident.

crowded
{s} dolu

Cadde insanlarla doluydu. - The street was crowded with people.

Oda mobilya ile doluydu. - The room was crowded with furniture.

crowded
{s} olaylı
crowded
{s} sıkışık
الإنجليزية - الإنجليزية
{s} crowded
full, packed, crammed together
المفضلات