O bir hile ile parayı ondan aldı.
- He got the money from her by a trick.
Ben ona telefon etmek üzereyken, ondan bir mektup geldi.
- Just when I was about to phone her, a letter arrived from her.
İstediğimi ondan alacağım.
- I'll take from it what I wish.
Tarihi değiştiremeyiz ama ondan öğrenebiliriz.
- We can't change history, but we can learn from it.
Kitabı ondan ödünç aldı.
- She borrowed the book from him.
Ondan uzun zaman haber alamadılar.
- They haven't heard from him in a long time.
Bundan kim yararlanıyor?
- Who benefits from this?
Bundan ne gibi sonuçlar çıkarılabilir?
- What conclusions can be drawn from this?
Sanırım Tom senden çok şey öğrenebilirdi.
- I think Tom could learn a lot from you.
Senden bu kadar iyi bir hediye beklememiştim.
- I didn't expect such a nice present from you.
... that's telling her she's cheesy is full of shit. ...
... Kris Carr says she participates with her illness. ...