O öğrenciyken, sık sık diskoya giderdi.
- When she was a student, she used to go to the disco often.
O, kahvaltısını sık sık orada yer.
- She often eats breakfast there.
Yaşım hakkında sıkça yalan söylerim.
- I often lie about my age.
Mutlu çocukluğumu sıkça hatırlıyorum.
- I often remember my happy childhood.
Pazartesi günleri çoğunlukla okula geç kalır.
- She is often late for school on Mondays.
Alçak gönüllülük çoğunlukla kibirden daha çok yükseltir.
- Humility often gains more than pride.
Peynir çoğu kez bir fareyi bir tuzağa cezbeder.
- Cheese often lures a mouse into a trap.
Ben bir çocukken çoğu zaman denizde yüzmeye gittim.
- When I was a child, I often went swimming in the sea.
Zenginler çoğu kez pintidirler.
- The rich are often misers.
Tom ve arkadaşları, çoğu kez gece yarısına kadar kart oyunu oynar.
- Tom and his friends often play cards until after midnight.