formül

listen to the pronunciation of formül
التركية - الإنجليزية
{i} formula

We have to formulate a plan if we are to save her! - Onu kurtaracaksak bir plan formüle etmeliyiz!

He may not have known the formula. - Formülü bilmemiş olabilir.

agreed solution, formula
formula for a petition or a legal document
notation
formül bulmak
to find a way (to)
formül kitapçığı
formulary
kimyasal formül
chemical equation
ampirik formül
empirical formula
deneysel formül
empirical formula
elektronik formül
elecktronic formula
sihirli formül
incantation
sihirli formül teorisi
(Pisikoloji, Ruhbilim) magic bullet theory
ısıl formül
thermal equation
التركية - التركية
Kalıplaşmış, basmakalıp anlatım
Bir belgenin yazılacağı biçimi ve ona özgü olan deyimi gösteren örnek
Bir veya birçok niceliğe bağlı bulunan bir niceliğin hesaplanmasına yarayan cebirsel anlatım
Bir belgenin yazılacağı biçimi ve ona özgü olan deyimi gösteren örnek: "Cevap formülü son derece basit idi."- F. R. Atay. Çıkar yol, tutulan yol, yöntem: "Her yerde yapılabilen bir şey, yalnız formülleri, şekilleri değişir."- A. Gündüz
Genel bir olguyu, bir kuralı veya ilkeyi açıklayan simgeler takımı
Birleşik bir cismin birleşimine giren maddeleri ve bunların o birleşik maddedeki oranlarını gösteren kısaltma takımı
Çıkar yol, tutulan yol, yöntem
cebirsel formül
Cebirsel deyim
formül
المفضلات