Onu alması için Tom'u zorlamak zorunda kaldım.
- I had to force Tom to take it.
Tom'u bunu yapması için zorlayamazsın.
- You can't force Tom to do that.
Onu yapması için Tom'u zorlamayacağım.
- I'm not going to force Tom to do that.
İkna genellikle zorlamaktan daha etkilidir.
- Persuasion is often more effectual than force.
Onu yapman için seni zorlamak istemiyorum.
- I don't want to force you to do that.
Onunla evlenmen için seni asla zorlamayacağım.
- I will never force you to marry him.
İkna genellikle zorlamaktan daha etkilidir.
- Persuasion is often more effectual than force.
Amerikan kuvvetleri geri çekildi.
- American forces were withdrawn.
Kaba kuvvet kullanırsan savaş başlatırsın.
- Act too forcefully and you'll start a war.
Japon askeri güçleri durdurmak için çok güçlü görünüyordu.
- The Japanese military forces seemed too strong to stop.
Durdurulamayan bir güç sabit bir cismi vurursa ne olur?
- What happens when an unstoppable force hits an unmovable object?
Kamuoyu baskısı orduyu hareket etmesi için zorladı.
- Public pressure forced the army to act.
Şimdiye kadar Amerika Birleşik Devletleri kendini dünyanın polisi olarak adlandırdı ve askeri güce dayanarak baskıya devam etmektedir.
- Up till now the United States has called itself the world's police and continues suppression relying on military force.
Özel kuvvetler düzenli birliklerin yapmayacağı birçok şeyi yapabilir İşkence gibi mi? Bu soruya cevap vermeyeceğim.
- Special forces might do a lot of things that regular troops wouldn't do Like torture? I won't answer this question
Özel kuvvetler ve evlilik birlikte gitmez.
- Special forces and marriage don't go together.
Onlar geri yürürlükte olacak.
- They will be back in force.
Jülyen takvimi Rusya'da yürürlükteydi.
- The Julian calendar was in force in Russia.
Başkan Washington'a dönmek zorunda kaldı.
- The president was forced to return to Washington.
Sonunda, Almanlar geri çekilmeye zorlandı.
- In the end, the Germans were forced to withdraw.
İkna genellikle zorlamaktan daha etkilidir.
- Persuasion is often more effectual than force.
Sonunda, Almanlar geri çekilmeye zorlandı.
- In the end, the Germans were forced to withdraw.
Kötü hava pikniği iptal etmemiz için bizi zorladı.
- Bad weather forced us to call off the picnic.
Amerikan kuvvetleri geri çekildi.
- American forces were withdrawn.
İsyancı kuvvetler döğüşmek için hazırlandı.
- Rebel forces prepared to fight.
Jülyen takvimi Rusya'da geçerliydi.
- The Julian calendar was in force in Russia.
Benim bu hükümet hakkındaki izlenimim onların daha güçlü bir ekonomik politikaya ihtiyaçları olduğu, aksi takdirde gelecekte büyük sorunlarla karşılaşacaklarıdır.
- My impression of this government is that they need a more forceful economic policy, otherwise they'll encounter large problems in the future.
İki nesne arasındaki çekim kuvveti iki kütlenin ürünü ile orantılıdır ve onların kütle merkezleri arasındaki mesafeyle ters orantılıdır.
- The force of gravity between two objects is proportional to the product of the two masses, and inversely proportional to the square of the distance between their centers of mass.
Yer çekimi herhangi iki kütle, herhangi iki organ ya da herhangi iki parçacık arasında olan bir çekim kuvvetidir.
- Gravity is a force of attraction that exists between any two masses, any two bodies, or any two particles.
He hath murthered that mylde withoute ony mercy – he forced hir by fylth of hymself, and so aftir slytte hir unto the navyll.
show of force.