Çocuk oyuncağı nasıl sökeceğini biliyor.
- The boy knows how to disassemble the toy.
Çocuk oyuncağı istediği için çığlığı bastı.
- The child threw a tantrum because he wanted the toy.
Oyuncak dükkânı kapandı.
- The toy store is closed.
O fabrika oyuncaklar yapar.
- That factory makes toys.
O, bana küçük bir oyuncak aldı.
- She got me a tiny toy.
Onun oyuncağı onun küçük kızkardeşi tarafından kırıldı.
- Her toy was broken by her little sister.
Oyuncaklarıyla oynamak istemiyor.
- She doesn't want to play with her toys.
Onun duyguları ile oyun oynama.
- Don't toy with her affections.
Bill genellikle tek başına oyuncakları ile oynar.
- Bill often plays with toys by himself.
... JEFF JARVIS: We play this game of catch here. ...
... We're going to be launching Google Play for ...