Yapmanız gereken bütün şey beni izlemektir.
- All you have to do is follow me.
Siz beyefendiler beni izlemek ister misiniz?
- Would you gentlemen like to follow me?
Biz onu takip etmek zorunda değiliz.
- We don't have to follow her.
Tom'un Mary'yi takip etmekten başka hiçbir seçeneği yoktu.
- Tom had no choice but to follow Mary.
Twitter'da kaç tane takipçiniz var?
- How many followers do you have on Twitter?
Sami, Facebook'ta binlerce takipçiye sahipti.
- Sami had thousands of followers on Facebook.
Nereye giderseniz gidin, sizi takip edeceğim.
- No matter where you go, I'll follow you.
Bir lider mi yoksa bir takipçi misiniz?
- Are you a leader or a follower?
İyi bir vuruşcu olmak için, gevşek tutmalısın ve içgüdünü izlemelisin.
- To be a good batter, you've got to hang loose and follow your instincts.
Tom görünmeden Mary'yi izlemeyi oldukça kolay buldu.
- Tom found it fairly easy to follow Mary without being seen.
Köpek kuyruğunu sallayarak, sahibini izledi.
- The dog followed its master, wagging its tail.
Ben hukuku izleyeceğim.
- I will follow the law.
O emirleri dinlemekten başka seçeneğim yok.
- I have no choice but to follow those orders.
Yapacağın tek şey onun tavsiyesini dinlemek.
- All that you have to do is to follow his advice.
Bütün üyeler bu kurallara uymak zorundadırlar.
- All members must follow these rules.
Her zaman kurallara uymak zorundayız.
- We always have to follow the rules.
Aşağıdaki cümleleri Japoncaya çevir.
- Translate the following sentences into Japanese.
Aşağıdaki soruları İngilizce olarak yanıtlayın.
- Answer the following questions in English.
Sorular sormayın. Sadece emirlere uyun.
- Don't ask questions. Just follow orders.
İlaç içerken şişe üzerindeki talimatlara dikkatlice uyun.
- When taking drugs, follow the directions on the bottle carefully.
Buradan canlı çıkmak istiyorsan, beni izle.
- If you want to get out of here alive, follow me.
Follow these instructions to the letter.
Follow that car!.
... You have millions of followers. ...