Siz beyefendiler beni izlemek ister misiniz?
- Would you gentlemen like to follow me?
Onları izlemek zorunda değilim
- I don't have to follow them.
Sıkı bir diyet takip etmek önemlidir.
- It's important to follow a strict diet.
Tom'u takip etmek zorundayız.
- We have to follow Tom.
Köpeği her yerde onu gittiği yerden takip eder.
- His dog follows him wherever he goes.
Bir lider mi yoksa bir takipçi misiniz?
- Are you a leader or a follower?
O, benim onu izlemem gerektiğinin işaretini verdi.
- He signaled that I should follow him.
Tom görünmeden Mary'yi izlemeyi oldukça kolay buldu.
- Tom found it fairly easy to follow Mary without being seen.
Köpek kuyruğunu sallayarak, sahibini izledi.
- The dog followed its master, wagging its tail.
Ben hukuku izleyeceğim.
- I will follow the law.
Yapacağın tek şey onun tavsiyesini dinlemek.
- All that you have to do is to follow his advice.
O emirleri dinlemekten başka seçeneğim yok.
- I have no choice but to follow those orders.
Sadece talimatlara uymak zorundasın.
- You only have to follow the instructions.
Onların talimatlarına uymak zorundayız.
- We have to follow their instructions.
10 a 1 ölçeğinde, lütfen aşağıdaki dillerdeki yeterliliğini sınıflandır.
- On a scale of 1 to 10, please rate your proficiency in the following languages.
Aşağıdaki cümleleri Japoncaya çevir.
- Translate the following sentences into Japanese.
Lütfen okul kurallarına uyun.
- Please follow the school rules.
Lütfen hemşirenin emirlerine uyun.
- Please follow the nurse's directions.
Buradan canlı çıkmak istiyorsan, beni izle.
- If you want to get out of here alive, follow me.
Follow these instructions to the letter.
Follow that car!.