Sivrisinekler varoluşumun felaketidir.
- Mosquitoes are the bane of my existence.
Kahve bir kızın ilk buluşmasındaki öpücük kadar sıcak, o gece kızın kucağı kadar yumuşak ve annesinin kızı bulduğu zaman ettiği küfürler kadar siyah olmalıdır.
- The coffee has got to be as hot as a girl's kiss on the first date, as sweet as those nights in her arms, and as dark as the curse of her mother when she finds out.
En sevdiğin küfür hangisi?
- What's your favorite curse word?
Sözünü unuttuğu için onu lanetledi.
- She cursed him for forgetting his promise.
Cadı zavallı küçük kızı lanetledi.
- The witch cursed the poor little girl.
Sivrisinekler varoluşumun felaketidir.
- Mosquitoes are the bane of my existence.
She speaks five foreign languages, but when she wants to curse she speaks in her mother tongue.
- Sie spricht fünf Sprachen, aber zum Fluchen bedient sie sich ihrer Muttersprache.
She often spoke about our curse.
- Sie hat oft über unseren Fluch gesprochen.