Uçmak neden trene binmek varken?
- Warum fliegen, wenn du den Zug nehmen kannst?
Uçmak için kuş olmak gerekmiyor, küçük sevinçler olsun yeter!
- Um fliegen zu können, muss man kein Vogel sein. Um fliegen zu können, reichen kleine Glücksmomente.
Sinek yakalamayı severim.
- Ich fange gerne Fliegen.
Kurbağalar sinek yerler.
- Frösche fressen Fliegen.
Havacılık uzmanı, istatistikleri ayrıntılı olarak analiz etti.
- The aviation expert analyzed the statistics in detail.
Onun hayali bir uzay havacılık mühendisi olmaktır.
- His dream is to become a space aviation engineer.
Lindbergh'in şansı ve uçuş bilgisi olmasaydı, Atlantiği geçmeyi asla başaramazdı.
- If it hadn't been for Lindbergh's luck and his knowledge of flying, he could never have succeeded in crossing the Atlantic.
Etrafta uçuşan bir sürü can sıkıcı böcekler vardı.
- There were a lot of annoying insects flying around.
Biz bir uçan daire gördük.
- We saw a flying saucer.
Havada uçan bir kuş sürüsü gördüm.
- I saw a flock of birds flying aloft.
Bütün ders boyunca sinekleri saydı.
- During the entire lesson, he counted flies.
Tom sinekleri kışkışladı.
- Tom shooed the flies away.
This plane can fly at 800 miles an hour.
- Dieses Flugzeug kann mit 800 Meilen pro Stunde fliegen.