O yakalanma korkusuyla kaçtı.
- She fled for fear of being caught.
Büyük bir hayvan hayvanat bahçesinden kaçtı.
- A large animal fled from the zoo.
Brown ve arkadaşları kaçmak zorunda bırakıldılar.
- Brown and his friends were forced to flee.
Berlin duvarı Doğudaki Almanların Batıya kaçmasını engellemek için inşa edilmiştir.
- The Berlin wall was built to prevent East Germans from fleeing to the West.
Yirmi atmaca bir baykuşun önünde kaçtı.
- Twenty sparrowhawks flee before an owl.
Etherical products flee once freely exposed to air.