Prices keep on soaring.
- Fiyatlar yükselmeye devam ediyor.
Prices will continue to rise.
- Fiyatlar yükselmeye devam ediyor.
Prices keep going up.
- Fiyatlar yükselmeye devam ediyor.
Everyone has his price.
- Herkesin bir fiyatı vardır.
Don’t think of cost. Think of value.
- Fiyatını düşünmeyin. Değerini düşünün.
A man can know the price of everything and the value of nothing.
- Bir insan her şeyin fiyatını bilebilir ve hiçbir şeyin değerini bilemez.
The tea costs two euros.
- Çayın fiyatı iki avro.
Prices depend on the costs and the demand.
- Fiyatlar maliyetlere ve talebe bağlıdır.
I'll agree to the terms if you lower the price.
- Fiyatı düşürürsen şartları kabul ederim.
We need a firm quotation by Monday.
- Pazartesiye kadar bir firmanın fiyat teklifine ihtiyacımız var.
The rates cover all the meals at the hotel.
- Fiyat listesi, oteldeki tüm yemekleri kapsar.
Price increases explain the difference between the real and nominal growth rates.
- Fiyat artışları reel ve nominal büyüme oranları arasındaki farkı açıklar.
I'll agree to the terms if you lower the price.
- Fiyatı düşürürsen şartları kabul ederim.
The store is closing soon and is offering everything at half price.
- Mağaza yakında kapanıyor ve her şeyi yarı fiyata sunuyor.
We offer competitive pricing.
- Biz rekabetçi fiyatlandırma öneriyoruz.
Tom looked at the price tag and realized he didn't have enough money.
- Tom fiyat etiketine baktı yeterli parası olmadığının farkına vardı.
Could you take off the price tag for me?
- Benim için fiyat etiketini çıkarır mısınız?