fiyatlandırma

listen to the pronunciation of fiyatlandırma
التركية - الإنجليزية
quotation
rating
quote
fiyat
price

The multinational corporation lowered the price of several products. - Çok uluslu ticaret şirketleri çok sayıda ürünün fiyatını düşürdü.

Everyone has his price. - Herkesin bir fiyatı vardır.

fiyat
value

Don’t think of cost. Think of value. - Fiyatını düşünmeyin. Değerini düşünün.

And the good news is that today the economy is growing again. Wages, incomes, home values and retirement accounts are all rising again. Poverty is falling again. - Ve iyi haber şu ki ekonomi tekrar büyüyor. Maaşlar, gelirler, ev fiyatları ve emeklilik hesapları yeniden artıyor. Yoksulluk yine düşüyor.

fiyat
cost

The new bicycle cost me as much as 50,000 yen. - Yeni bisiklet bana 50.000 yen kadar fiyata mal oldu.

The tea costs two euros. - Çayın fiyatı iki avro.

fiyatlandırmak
{f} price
fiyat
figure
fiyat
damage
fiyat
valuation
fiyat
cut
fiyat
fee
fiyat
tollage
fiyat
(Ticaret) term

I'll agree to the terms if you lower the price. - Fiyatı düşürürsen şartları kabul ederim.

fiyat
(Diş Hekimliği) fees
fiyat
(Ticaret) quotation

We need a firm quotation by Monday. - Pazartesiye kadar bir firmanın fiyat teklifine ihtiyacımız var.

fiyat
damages
prestij fiyatlandırma
(Ticaret) prestige pricing
psikolojik fiyatlandırma
(Ticaret) psychological pricing
fiyat
rate

I forgot that the daily rate included breakfast. - Günlük fiyata kahvaltının dahil olduğunu unuttum.

The rates cover all the meals at the hotel. - Fiyat listesi, oteldeki tüm yemekleri kapsar.

aldatıcı fiyatlandırma
deceptive pricing
fiyat
the price
fiyat
in price
farklı fiyatlandırma
(Ticaret) differential pricing
fiyat
terms

I'll agree to the terms if you lower the price. - Fiyatı düşürürsen şartları kabul ederim.

fiyat
{i} offer

We can offer these new products at 20% below list price. - Biz bu yeni ürünleri liste fiyatının % 20 altında sunabiliriz.

We offer competitive pricing. - Biz rekabetçi fiyatlandırma öneriyoruz.

fiyat
price tag

Tom looked at the price tag once again. - Tom bir defa daha fiyat etiketine baktı.

Tom looked at the price tag and realized he didn't have enough money. - Tom fiyat etiketine baktı yeterli parası olmadığının farkına vardı.

fiyatlandırmak
quote a price
fiyatlandırmak
quote
mevsim dışı fiyatlandırma
(Ticaret) off-peak pricing
tercihli fiyatlandırma
(Ticaret) differential pricing
uyumlu fiyatlandırma
(Ticaret) adaptive pricing
التركية - التركية
Fiyatlandırmak işi
Fiyat
hediye
Fiyat
eder
fiyat
Alım veya satımda bir şeyin para karşılığındaki değeri, eder, paha
fiyat
Bir değer ile para birimi arasındaki ilişki
fiyat
Bir mal veya iş gücü için uygun görülen para karşılığı
fiyat
Alım veya satımda bir şeyin para karşılığındaki değeri, eder, paha: "Birkaç ev döşettiğim için mobilya fiyatlarından pek iyi anlarım."- Ö. Seyfettin
fiyat
Bir değer ile para birimi arasındaki ilişki: "Fiyatlarda istikrar ve dış ödemelerde dengeyi sağlayıcı, yatırım ve istihdam geliştirici tedbirler öngörülür..."- Anayasa
fiyatlandırmak
Fiyatını belirtmek, fiyat tespit etmek, fiyatlandırmak
fiyatlandırmak
Fiyatını belirlemek, fiyat tespit etmek
fiyatlandırma
المفضلات