The multinational corporation lowered the price of several products.
- Çok uluslu ticaret şirketleri çok sayıda ürünün fiyatını düşürdü.
Prices keep going up.
- Fiyatlar yükselmeye devam ediyor.
A man can know the price of everything and the value of nothing.
- Bir insan her şeyin fiyatını bilebilir ve hiçbir şeyin değerini bilemez.
Don’t think of cost. Think of value.
- Fiyatını düşünmeyin. Değerini düşünün.
The tea costs two euros.
- Çayın fiyatı iki avro.
How much do these black pants and red shirts cost?
- Bu siyah pantolonların ve bu kırmızı gömleklerin fiyatı ne kadar?
I'll agree to the terms if you lower the price.
- Fiyatı düşürürsen şartları kabul ederim.
We need a firm quotation by Monday.
- Pazartesiye kadar bir firmanın fiyat teklifine ihtiyacımız var.
I forgot that the daily rate included breakfast.
- Günlük fiyata kahvaltının dahil olduğunu unuttum.
The rates cover all the meals at the hotel.
- Fiyat listesi, oteldeki tüm yemekleri kapsar.
I'll agree to the terms if you lower the price.
- Fiyatı düşürürsen şartları kabul ederim.
I offered 30% less than the asking price.
- İstenen fiyattan% 30 daha düşük teklif ettim.
We cannot offer a further price reduction under the current circumstances.
- Biz, mevcut koşullar altında daha fazla fiyat indirimi teklif edemeyiz.
Tom decided not to buy it after he looked at the price tag.
- Tom fiyat etiketine baktıktan sonra onu almamaya karar verdi.
Could you take off the price tag for me?
- Benim için fiyat etiketini çıkarır mısınız?