Tom uymak için elinden geleni yapıyor.
- Tom is doing his best to fit in.
Bu gemi okyanus yolculuğu için uygun değil.
- This ship is not fit for an ocean voyage.
Onun görev için uygunluğundan hiç kimsenin kuşkusu yok.
- No one doubts her fitness for the post.
Yalnızca onun iş için uygun olmadığını bulmak için çok çabalıyordu.
- He tried hard only to find that he was not fit for the job.
Gerçek onun iş için uygun olmadığıdır.
- The truth is that he was not fit for the job.
Bir keresinde yedi kişi benim arabama oturmayı başardı.
- I once managed to fit seven people in my car.
Bu mobilya parçası oturma odası için uygun değil.
- That piece of furniture is not fitting for the living room.
O bir öğretmen olmak için uygun değil.
- He's not fit to be a teacher.
Tom bir iş adamı olmak için uygundur.
- Tom is fitted to become a businessman.
Yoga stresle mücadeleye ve formda ve sağlıklı kalmaya yardımcı olabilir.
- Yoga can help you fight stress and stay fit and healthy.
Tom çok sağlıklı görünüyor.
- Tom seems to be as fit as a fiddle.
Tom'un bir bavul içine sahip olduğu her şeyi sığdırması mümkün oldu.
- Tom was able to fit everything he owned into one suitcase.
Dün yeşil bir kanepe aldım, ama kapıdan sığdıramadım, bu yüzden geri iade etmek zorunda kaldım.
- I bought a green couch yesterday, but I couldn't fit it through the door, so I had to return it.
Ben Tom'un beni onun dar programına uydurmasını umarım.
- I hope Tom can fit me into his tight schedule.
Tom bulmaca parçalarını birbirine geçirmek için zorlamaya çalıştı.
- Tom tried to force the puzzle pieces to fit together.
Sen yaşına bakılmaksızın bir fiziksel uygunluk testi için başvuruda bulunabilirsin.
- You can apply for a physical fitness test regardless of your age.
Bu bana çok iyi uymadı.
- This didn't fit me very well.
Bu ayakkabılar ayaklarıma uymaz.
- These shoes don't fit my feet.
Onun öksürük nöbeti vardı.
- She had a fit of coughing.
O, öfke nöbetlerine eğilimlidir.
- He is subject to fits of anger.
Krallara layık bir şölen!
- A feast like this is fit for a king!
Her sabah koşarak formda kalıyorum.
- I keep fit by jogging every morning.
Tom son derece formda.
- Tom is extremely fit.
Böyle bir şölen krallara yakışır!
- A feast like this is fit for a king!
This job fits you - Bu iş sana uygun.
My bird's loads fitter than yours.
I think the girl working in the office is fit.
Dr. Percy has written a long ballad in many fits.
I want to fit the drapes to the design of the room.
She had a fit and had thrown all of his clothes out of the window.
The Wonder Bread advertising research results showed the “White Picket Fence” commercial had strong fit ratings.
The speaker should be certain that his subject fits the occasion.
They had to climb a wall six feet high.
- Onlar, altı fit yüksekliğinde bir duvara tırmanmak zorunda kaldı.
Tom's shot missed the target by two feet.
- Tom'un atışı hedefi iki fitle ıskaladı.
After months of fighting, Tom and Mary decided to call it quits.
- Aylarca süren kavgadan sonra Tom ve Mary fit olmaya karar verdi.
After their quarrel, she called it quits.
- Tartışmalarından sonra, o fit oldu.