الإنجليزية - التركية
تعريف fit, suitable, qualified, sufficient في الإنجليزية التركية القاموس.
- competent
- {s} ehil
- competent
- işin ehli
Sanırım o işin ehli biridir.
-I think he's a competent person.
Ofis işin ehli insanlarla dolu.
-The office is full of competent people.
- competent
- yetkili
Onların yetkili bir kişi olduğunu düşünüyorum.
-I think they are a competent person.
Yetkili liderlere ihtiyacımız var.
-We need competent leaders.
- competent
- {s} yeterli
- competent
- {s} yeterli, ehil; yetenekli; işin üstesinden gelebilen
- competent
- (Jeoloji) sağlam
- competent
- (Jeoloji) dayanımlı
- competent
- işi bilen
- competent
- erbab
- competent
- iktidarlı
- competent
- çok iyi
- competent
- usta
Biz son derece ustayız.
-We are extremely competent.
- competent
- becerili
- competent
- yetenekli
Sanırım o yeteneklidir.
-I think he's competent.
İki ya da üç tane oldukça yetenekli asistanı vardı.
-He had two or three rather competent assistants.
- competent
- işinin ehli olan
- competent
- {s} yasal
- competent
- kabiliyetli
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف fit, suitable, qualified, sufficient في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- {a} competent
fit, suitable, qualified, sufficient
الواصلة
fit, suitable, qualified, suf·fi·cientالنطق
Resimler
المفضلات