O çalışma masası Meg için çok küçük.
- That desk is too small for Meg.
Onlar ön çalışma masasına yaklaşıyorlar.
- They approach the front desk.
Anahtar masanın üstünde.
- The key is on the desk.
Bir dizüstü, bir masaüstünden daha iyidir.
- A laptop is better than a desktop.
Lütfen benim için resepsiyonda yaklaşık bir saat bakar mısın?
- Please cover for me at the reception desk for about one hour.
Resepsiyondan bir randevu daha al.
- Make another appointment at the front desk.
Benim dizüstü bilgisayar bürodadır.
- My notebook is in the desk.
Mary sırada oturuyor.
- Mary is sitting at the desk.
Sıranın üzerinde bir elma var.
- There is one apple on the desk.