figure; form; reflection; picture; likeness; embodiment

listen to the pronunciation of figure; form; reflection; picture; likeness; embodiment
الإنجليزية - التركية

تعريف figure; form; reflection; picture; likeness; embodiment في الإنجليزية التركية القاموس.

image
imge
image
görüntü

Hisleri, görüntüleri, düşünceleri ya da anıları iletmeyen müzik sadece arka fon gürültüsüdür. - Music that doesn't transmit feelings, images, thoughts, or memories is just background noise.

O, büyük babanın canlı görüntüsüdür. - It's the living image of your grandfather.

image
{i} imaj

Şirket imajını geliştirmeye çalışıyor. - The company is trying to improve its image.

Bu imaj ilk defa sarsılıyor. - This image is being shaken for the first time.

image
(Bilgisayar) görüntü görüntü
image
şekillendirmek
image
(Tıp) Işık etkisi veya mercek vasıtasiyle meydana gelen suret; hayal, imaj
image
(Askeri) HAYAL, GÖRÜNTÜ: Bir cismin, optik veya elektronik vasıtalarla, herhangi bir vasat üzerindeki görünüşü
image
imgeleştirmek
image
heykel

Heykeltıraş ahşabı Buda'nın görüntüsü şeklinde oydu. - The sculptor carved wood into an image of Buddha.

image
image
aynı

Tom aynı görüntünün daha büyük versiyonunu görebilsin diye minyatür çizim üzerine tıkladı. - Tom clicked on the thumbnail so he could see a larger version of the same image.

image
tasvir

Şeytanın var olmadığını düşünüyorum, bence insanlık onu yarattı,kendi hayalinde ve tasvirinde - I think the devil doesn't exist, but man has created him, he has created him in his own image and likeness.

image
aksettirmek
image
{i} hayal, imge
image
{i} resim

En sevdiğiniz resim düzenleme yazılımı hangisi? - What's your favorite image editing software?

Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir. - Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users.

image
{i} kopya
image
{i} benzer

Onlar birbirlerinin benzeri. - They are the spitting image of one another.

image
{i} simge

Dünyanın Ay'dan görünümü, 20. yüzyılın simgesel görüntülerinden biridir. - The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century.

الإنجليزية - الإنجليزية
{i} image
figure; form; reflection; picture; likeness; embodiment
المفضلات