Sadece birkaç kişi beni anladı.
- Only a few people understood me.
Yalnızca birkaç kişi vaktinde geldi.
- Only a few people showed up on time.
Birkaç yıl önce Romanya'yı gördüm.
- I visited Romania a few years ago.
Sadece birkaç kişi beni anladı.
- Only a few people understood me.
Birkaç yıl önce, bizim odanın içinde az miktarda mobilya vardı.
- A few years ago, our room had little furniture in it.
Amerika Birleşik Devletleri dünyadaki en modern silahlardan bazılarına sahip olmasına rağmen, çok az sayıda savaş kazandı.
- Although the United States has some of the most modern weapons in the world, it has won very few wars.
Taksiler sağanak sırasında seyrekti.
- Taxis are few and far between during a rainstorm.
Bu nehirde balıklar tek tük.
- The fish in this river are few and far between.
Sepette birçok çürük elmalar vardı.
- There were quite a few rotten apples in the basket.
Birçok insanın iki arabası var.
- Quite a few people have two cars.
Tom Mary'den sadece bir kaç inç daha uzundur.
- Tom is only a few inches taller than Mary.
Adam bir kaç saat önce vefat etti.
- The man passed away a few hours ago.
Kötü beslenme bir kişinin diyetinde çok az ya da çok besin içerdiği zaman oluşur.
- Malnutrition occurs when a person's diet contains too few or too many nutrients.
Çok kötü! Çok az sayıda zengin insan yetimhaneye bağış yapıyor.
- Too bad! Too few rich people donate to the orphanage.
Teknik Oturum Gündeminde birkaç kişi daha sonra gün içindeki bazı oturumlara katılmak istediklerinden söz ettiler.
- A few people mentioned they would like to attend some sessions later in the day on the Technical Session Agenda.
Mary ve diğer bazı kadınlar birkaç saattir buradaydı.
- Mary and some other women were here for a few hours.
Birçok insan seksen yıldan fazla yaşamaz.
- Not a few people live to be over eighty.
Birçok Amerikalılar suşi severler.
- Quite a few Americans like sushi.
Sepette birçok çürük elmalar vardı.
- There were quite a few rotten apples in the basket.
Tom'un bir sürü tanıdığı olduğu hâlde çok az arkadaşı var.
- Tom has lots of acquaintances but very few friends.
Managua'da çok az Amerikan yerlisi vardır.
- There are very few Native Americans in Managua.
some women menses may last as few as 2 days.
Hayatta derece yapmak için hepimiz çok çalışırız fakat sadece birkaç kişi başarır.
- We all try hard to make the grade in life, but only a few succeed.
Ben sadece birkaç dakika ile treni kaçırdım.
- I missed the train by only a few minutes.
I have met quite a few people in America.
Onlar bir hayli çok kitap satın aldılar.
- They bought quite a few books.
O, bu sabah bir hayli mektup aldı.
- He received quite a few letters this morning.
Tom kalan ve yardım eden birkaç kişinin arasındaydı.
- Tom was among the few who stayed and helped.
Sen sahip olduğum birkaç arkadaştan birisin.
- You're one of the few friends I have.
Ben et yemeyen epeyce insan tanıyorum.
- I know quite a few people who don't eat meat.
Epeyce yer ziyaret ettik.
- We visited quite a few places.
Many are called, but few are chosen.
Many are called, but few are chosen.
I don't know how many drinks I've had, but I've had a few.
NOAA definition of the term few clouds: An official sky cover classification for aviation weather observations, descriptive of a sky cover of 1/8 to 2/8. This is applied only when obscuring phenomenon aloft are present--that is, not when obscuring phenomenon are surface-based, such as fog.
I think the lady down the road is a few sandwiches short of a picnic — you often hear strange bangings at odd hours in the morning.
The phone at the lake house rings and rings, until my father's voice, very groggy — it's the way he sounds once he's had a few — is finally heard.
I've watched quite a few basketball games in my time.
... few visitors spend time in a car ...
... over the next few months. Thank you, guys. ...