O, öğle yemeğinden önce çok iyiydi, ama sonrasında hasta hissetti.
- She was very well before lunch, but felt sick afterward.
Ben evin biraz sallandığını hissettim, sen hissetmedin mi?
- I felt the house shake a little. Didn't you?
Mary yatağın kenarına oturdu ve onun uyuduğunu hissedene kadar Tom'a hikaye anlattı.
- Mary sat on the edge of the bed and told Tom a story until he felt asleep.
It were a delicate stratagem to shoe A troop of horse with felt.