Onunla birlikte huzursuz hissediyorum.
- I feel ill at ease with her.
Onun huzursuz olduğunu hemen anladım.
- I saw at once that he was ill at ease.
Tom'un böylesine büyük bir izleyicinin önünde konuşma hakkında hiç endişesi yoktu.
- Tom had no qualms at all about speaking in front of such a large audience.
O, öyle yaparken hiç vicdan azabı çekmedi.
- He had no qualms in doing so.
Tom'un düşündüğünü herkese söylemekten hiçbir vicdan azabı çekmiyordu.
- Tom had no qualms about telling everybody what he thought.