faza

listen to the pronunciation of faza
التركية - الإنجليزية
phase
faz
{i} phase

The gibbous moon appears to grow fatter each night until we see the full sunlit face of the Moon. We call this phase the full moon. - Kambur ay biz ayın tam güneşli yüzünü görene kadar her gece şişmanlıyor gibi görünür. Biz bu faza dolunay diyoruz.

faz
(Denizbilim) flow

My garden is very colourful, because I planted a lot of flowers in it. - Bahçem çok renkli, çünkü içine çok fazla çiçek diktim.

He wanted to know more about the flowers. - Çiçekler hakkında daha fazla öğrenmek istiyordu.

faz
stage
faz
(Mekanik) margin
faz
(Mühendislik) land

He holds a lot of land. - O çok fazla arazi tutuyor.

Tom has had that land for more than thirty years. - Tom otuz yıldan daha fazla süredir o araziye sahip.

faz
phasic
faz
phase evre, safha
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) (C: Fivâz) Zahmet, meşakkat
Karışık, dolambaçlı
FAZA'
(Osmanlı Dönemi) Almak
FAZA'
(Osmanlı Dönemi) Çıkarmak
FAZA'
(Osmanlı Dönemi) Sıkmak
FAZ
(Hukuk) Safha, evre; birbiri ardısıra gelen değişikliklerden herbiri
FAZ
(Osmanlı Dönemi) Fr. Ardı ardına gelen değişikliklerin her biri. Safha
Faz
safha
faz
Evre, safha
faz
Fizikte evre anlamında kullanılan terim
faza
المفضلات