Tom yeni başladı fakat çabuk anlıyor.
- Tom's a beginner, but he catches on fast.
Kötü haber çabuk yayılır.
- Bad news travels fast.
Şu öğrenci hızlı koşar, değil mi?
- That student runs fast, doesn't he?
Kim daha hızlı koşar, Ken mi Tony mi?
- Who runs faster, Ken or Tony?
İslam'ın beş şartı; şehadet etmek, namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek ve hacca gitmektir.
- The five pillars of Islam are belief, worship, fasting, almsgiving, and pilgrimage.
Fadıl bir Müslüman olmamasına rağmen oruç tutmaya başladı.
- Fadil started fasting although he wasn't a Muslim.
Tom sadece su içerek üç gün oruç tuttu.
- Tom fasted for three days, only drinking water.
Fadil bir fast-food restoran açtı.
- Fadil opened a fast-food restaurant.
Ben, özellikle Pekin gibi büyük şehirler ile ilgili olarak Çin'i tek bir cümleyle açıklayabilirim. - Çin, yaşam hızı hem hızlı hem de keyifli bir ülkedir.
- I can describe China, especially in relation to big cities like Beijing, in one sentence - China is a country whose pace of life is both fast and leisurely.
Işık sesten çok daha hızlı hareket eder.
- Light travels much faster than sound.
Ken senden daha hızlı koşar.
- Ken runs faster than you.
Dünya hızla değişiyor.
- The world is changing fast.
Saklanan zemin köpek balıklarından biri onu uyluğun üst kısmından hızla yakalamadan önce o birkaç yardadan daha fazla yüzmemişti.
- He had not swum more than a few yards before one of the skulking ground sharks had him fast by the upper part of the thigh.
Bu ağaca sıkı dayanın.
- Hold fast to this tree.
Tüm gevşek düğümleri kontrol edin ve onları sıkı bağlayın.
- Check all the loose knots and fasten them tight.
Emniyet kemerleriniz bağlı şekilde koltuklarınızda kalın.
- Remain in your seats with your seat belts fastened.
Tom'un uyumada problemi olduğunda, o kakımları saymaya başlar.O, onu çabucak sakin bir hale getirir. Ve o kakımları elliye kadar sayabilmeden önce derin uykuya dalar.
- When Tom has trouble sleeping, he starts counting stoats. That quickly brings him into a peaceful mood, and he is fast asleep before he could count the stoats to fifty.
Onun yanında, ben bizim sınıfta en hızlı koşucuyum.
- Next to him, I'm the fastest runner in our class.
Tom yatağına yığıldı ve kısa sürede hızlıca uyudu.
- Tom flopped onto his bed and was soon fast asleep.
İslam'ın beş şartı; şehadet etmek, namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek ve hacca gitmektir.
- The five pillars of Islam are belief, worship, fasting, almsgiving, and pilgrimage.
Fadıl bir Müslüman olmamasına rağmen oruç tutmaya başladı.
- Fadil started fasting although he wasn't a Muslim.
Ayaküstü yemekten usandım.
- I'm tired of eating fast food.
Ayı geldiğinde yaşlı adam derin uykudaydı.
- The old man was fast asleep when the bear came.
Yaşlı ayı derin uykuda.
- The old bear is fast asleep.
En sevdiğiniz hızlı yiyecek nedir?
- What's your favorite fast food?
Hamburger türü yiyeceklerden bıktım.
- I'm fed up with fast food.
Birçok kötü alışkanlıklarım var ama hamburger türü yiyecek onlardan biri değil.
- I have many vices, but fast food isn't one of them.
İslam'ın beş şartı; şehadet etmek, namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek ve hacca gitmektir.
- The five pillars of Islam are belief, worship, fasting, almsgiving, and pilgrimage.
Fadıl bir Müslüman olmamasına rağmen oruç tutmaya başladı.
- Fadil started fasting although he wasn't a Muslim.
Ken senden daha hızlı koşar.
- Ken runs faster than you.
Işık sesten çok daha hızlı hareket eder.
- Light travels much faster than sound.
Nefes almam hızlandı ve gerildim.
- My breathing got faster and I became tense.
Yazılım donanımın hızlanmasından daha hızlı yavaşlıyor.
- Software is getting slower more rapidly than hardware becomes faster.
Onun yanında, ben bizim sınıfta en hızlı koşucuyum.
- Next to him, I'm the fastest runner in our class.
Kimin en hızlı yüzebileceğini merak ediyorum.
- I wonder who can swim fastest.
Işık sesten çok daha hızlı hareket eder.
- Light travels much faster than sound.
Kim daha hızlı koşar, Ken mi Tony mi?
- Who runs faster, Ken or Tony?
İslam'ın beş şartı; şehadet etmek, namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek ve hacca gitmektir.
- The five pillars of Islam are belief, worship, fasting, almsgiving, and pilgrimage.
The horsemen came fast on our heels.
It is at the core of the Vision Quest, the solitary period of fasting and closeness to the earth to discover one's life path and purpose.
All the washing has come out pink. That red tee-shirt was not fast.
Do it as fast as you can.
He is fast asleep.
She's fast – she slept with him on their first date.
Hold this rope as fast as you can.
I am going to buy a fast car.
There must be something wrong with the hall clock. It is always fast.
That rope is dangerously loose. Make it fast!.
Their pressure defense gives them a lot of fast breaks off of steals.
After James fell in with fast company he started doing drugs and sleeping around.
The over reliance on fast food restaurants is believed to be a major contributor to the increase in obesity.
The head of Sydney Airport thinks frequent flyers should be fast-tracked through security checks..
Google welcomes the ISO decision to not approve the fast track of Microsoft's OOXML..
... But it is growing very, very fast. ...
... They didn't move fast enough. ...