farkı

listen to the pronunciation of farkı
التركية - الإنجليزية
difference
The result of a subtraction; sometimes the absolute value of this result
: To distinguish or differentiate
{n} unlikeness, disagreement, dispute
dissimilarity in any respect
A disagreement or argument about something important
One of eight relational algebra operators that in effect subtracts tables If table A and table B have identical table structures and you perform a DIFFERENCE on them (A DIFFERENCE B) the resulting table will contain all records that are in A, but not in B
It comes first (99/10/30) A breed apart = Different from the competition Each of you makes a big difference with commitment to excellence and learning (reference: 99, Nikkei)
If you describe a job or holiday, for example, as a job with a difference or a holiday with a difference, you mean that the job or holiday is very interesting and unusual. For a beach resort with a difference, try Key West
a variation that deviates from the standard or norm; "the deviation from the mean"
distinguishing characteristic, as in: The difference is that my Web sites load faster than before
{i} unusual quality, distinction; disagreement; remainder (Mathematics)
That by which one thing differs from another; that which distinguishes or causes to differ; mark of distinction; characteristic quality; specific attribute
In arguments about specific events, a reason for seeing X as the cause of Y X must be the only relevant difference between a situation in which Y occurs and situations in which Y does not occur
An addition to a coat of arms to distinguish the bearings of two persons, which would otherwise be the same
A pun on difference and deference Any signifier (or chain of signification, ie text) must infinitely defer its meaning because of the nature of the sign (the signified is composed of signifiers) At the same time, meaning must be kept under erasure because any text is always out of phase with itself, doubled, in an argument with itself that can be glimpsed through the aporias it generates
Looks at the color information in each channel and subtracts either the blend color from the base color or the base color from the blend color, depending on which has the greater brightness value Blending with white inverts the base color values; blending with black produces no change
See Augmentation, and Marks of cadency, under Cadency
The number that results from subtraction 3 minuend - 2 subtrahend __________ 1 difference
To distinguish or differentiate
the quality of being unlike or dissimilar; "there are many differences between jazz and rock"
fark
difference

The difference is this: he works harder than you. - Fark bu: o senden daha çok çalışıyor.

Difference between Facebook and Twitter is, Twitter is a microblogging service. - Facebook ve Twitter arasındaki fark, Twitter'ın bir mikroblog servisi olmasıdır.

farkı görmek
discriminate
farkı görmek
distinguish
farkı farkedemeyen
undiscriminating
farkı görebilen
discriminating
farkı görmek
differentiate
farkı paylaştırma
splitting
farkı ödemek
pay the difference
faiz farkı
(Ticaret) interest rate difference
fark
distinctness
fark
distinction

It is important for English learners to remember the distinction between 'fun' and 'funny'. - İngilizce öğrenenlerin 'eğlence ve 'eğlenceli' arasındaki farkı hatırlamaları önemlidir.

fark
{i} gap

The age gap between them is rather large. - Aralarındaki yaş farkı oldukça fazla.

Society does not encourage relationships between people who have a large age gap. - Toplum büyük bir yaş farkı olan insanlar arasında ilişkiyi teşvik etmez.

fark
odd

Tom noticed something was odd. - Tom bir şeyin tuhaf olduğunu fark etti.

Tom is well aware of the odds. - Tom ihtimallerin farkındadır.

fark
matter

Even if it is true, it matters little. - Doğru olsa bile çok az fark eder.

It wouldn't matter to me. - Benim için fark etmez.

fark
(Gıda) gradient
fark
(Ticaret) spread

The cancer had spread to several organs. - Kanser farklı organlara yayıldı.

fark
(Bilgisayar) variance
fark
divergence
fark
divaricate
fark
undertaking
getiri farkı
(Ticaret) yield spread
mevduat ile borçların farkı
(Ticaret) deficiency
mevki farkı
(Ticaret) excess fare
saat farkı
(Bilgisayar) time offset
temas potansiyeli farkı
(Bilgisayar,Teknik) contact potential difference
zaman farkı
time difference
ücret farkı
price gap
ücret farkı
differential
fark
majority
fark
disparity
fark
contrast
fark
diversity

Diversity is what gives us strength. - Bize güç veren şey farklılıktır.

fark
discrepancy
fark
divergency
fark
dissimilitude
döviz kuru farkı
(Para) difference in exchange ratesexchange rate difference
fark
in difference
fark
to notice

He's bound to notice your mistake. - Onun hatanı farketmesi kesin.

Tom didn't seem to notice. - Tom farkına varmış gibi görünmüyordu.

görüş farkı
difference of opinion
saat farkı
Time difference
bilet ücreti farkı
excess fare
boy farkı
time interval
boy farkı
time headway
burun farkı ile kazanmak
nose out
cinsiyet farkı gözeten
sexist
cinsiyet farkı gözeten kimse
sexist
detay farkı
refinement
değer farkı
differential
enlem farkı
(Askeri) difference latitude
enlem farkı
(Askeri) difference of latitude
fark
contradistinction
fark
odds

Tom is well aware of the odds. - Tom ihtimallerin farkındadır.

fark
difference, disparity; distinction; discrepancy; contrast
fark
variation
fark
differentiation
fark
cachet
fark
disproportion
fark
division
fiyat farkı
extra over price
fiyat farkı
price difference
fiyat farkı
surplus charges
fiyat farkı
extra over
gel-git seviye farkı
(Askeri) tidal difference
görüş ayrılığı/farkı
difference of opinion
hacim farkı
(Ticaret) volume variance
hesap farkı
(Kanun) balance of order
hisse senedi ihraç farkı
(Ticaret) discount on common stock
ihale-itfa farkı
bid-redemption balance
kalite farkı
(Ticaret) quality difference
kasa farkı
(Ticaret) over and short account
kasa farkı
(Ticaret) cash deficit
kasa farkı
(Ticaret) cash overage
kişi farkı gözetmemek
be no respecter of persons
kot farkı
rise
kulvar farkı
stagger
kur farkı
difference of exchange
kur farkı
exchange rate
kültür farkı
culture gap
mesafe farkı
(Askeri) range difference
mevki farkı düzeltmesi
(Askeri) parallax correction
mevki farkı ücreti
excess fare
mezhep farkı gözetmeyen
nondenominational
miktar farkı
(Ticaret) quantity variance
nesil farkı
generation gap
olumsuz hacim farkı
(Ticaret) unabsorbed overhead
olumsuz hacim farkı
(Ticaret) unfavourable volume variance
olumsuz hacim farkı
(Ticaret) negative volume variance
olumsuz kapasite farkı
(Ticaret) negative volume variance
para farkı
agio
perakende fiyat farkı
markup
potansiyel farkı
(Elektrik, Elektronik,Teknik) difference of potential
potansiyel farkı
potential difference
renk farkı
offshade
seviye farkı
level difference
sıcaklık farkı
temperature difference
sınıf farkı
class distinction
sınıf farkı gözeten
class conscious
tahakkuk farkı
(Ticaret) accrual difference
ton farkı
shading
vade farkı
(Ticaret) late interest
vade farkı
(Ticaret) late charge
vade farkı
(Ticaret) delay interest
vadeli farkı
(Ticaret) forward differential
vardiya ücret farkı
(Ticaret) shift differential
yaş farkı
disparity in age
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف farkı في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

fark
Fuck, as interjection of surprise, etc
fark
To subject a website to a high volume such that the server stops responding. See slashdot effect
التركية - التركية

تعريف farkı في التركية التركية القاموس.

FARK
(Osmanlı Dönemi) Başın tepesi, baştaki saçın ikiye ayrıldığı yer
FARK
(Osmanlı Dönemi) Ayrılık, başkalık. Ayırma, ayrılma, seçilme
fark
Bir kimse veya nesnenin bir başkasıyla karıştırılmamasını sağlayan ayrılık; benzer şeyleri birbirinden ayıran özellik, başkalık, ayrım
fark
Ayrım
fark
Bir kimse veya nesnenin bir başkasıyla karıştırılmamasını sağlayan ayrılık, benzer şeyleri birbirinden ayıran özellik, başkalık, ayrım: "Aralarında sekiz, on yaş fark bulunmasına rağmen, iki akran gibiydiler."- R. N. Güntekin
fark
Çıkarma işleminin sonucu
potansiyel farkı
bakınız: gerilim
saat farkı
Dünyanın dönüşünden ve meridyen farklılığından oluşan zaman aralığı
sayı farkı
Futbol gibi bazı karşılaşmalarda bir takımın elde ettiği sayıların, karşı takımın elde ettiklerine bölünmesiyle bulunan sayı, averaj
الإنجليزية - التركية

تعريف farkı في الإنجليزية التركية القاموس.

vade farkı faturası
(Finans) Due Date Difference İnvoice
farkı
المفضلات