Tom Mary'ye yetişmek için deli gibi koştu.
- Tom ran like crazy to catch up with Mary.
Ona yetişmek için adımlarımı hızlandırdım.
- I quickened my steps to catch up with her.
Adam beni yakamdan yakalamaya çalıştı.
- The man tried to catch hold of me by the collar.
O, soğuk algınlığına yakalanma korkusuyla odadan ayrılmaya cesaret edemiyor.
- She doesn't dare leave the room for fear she should catch cold.
Gribe yakalanmayacağımdan emin olmak istiyorum.
- I want to make sure that I don't catch the flu.
Tom onlardan birinden her zaman soğuk algınlığı kapmaktan korktuğu için çocukların etrafında olmaktan hoşlanmaz.
- Tom doesn't like being around children because he's always afraid of catching a cold from one of them.
The cat chased the mouse, but couldn't catch it.
- Die Katze jagte die Maus, konnte sie aber nicht fangen.
I wanted to catch the bird, but I found it too difficult.
- Ich wollte den Vogel fangen, aber es war zu schwer für mich.
The cat chased the mouse, but it couldn't catch it.
- Die Katze jagte die Maus, aber konnte sie nicht fangen.
The cat chased the mouse, but couldn't catch it.
- Die Katze jagte die Maus, aber konnte sie nicht fangen.