Tom'a yetişmek için koşmak zorunda kaldım.
- I had to run to catch up with Tom.
Sally iki haftadır okulda yok, bu yüzden sınıfa yetişmek için çok sıkı çalışmak zorunda.
- Sally was absent from school for two weeks, so she has to work hard to catch up with her class.
O, soğuk algınlığına yakalanma korkusuyla odadan ayrılmaya cesaret edemiyor.
- She doesn't dare leave the room for fear she should catch cold.
Adam beni yakamdan yakalamaya çalıştı.
- The man tried to catch hold of me by the collar.
Tom onlardan birinden her zaman soğuk algınlığı kapmaktan korktuğu için çocukların etrafında olmaktan hoşlanmaz.
- Tom doesn't like being around children because he's always afraid of catching a cold from one of them.
Gribe yakalanmayacağımdan emin olmak istiyorum.
- I want to make sure that I don't catch the flu.
The cat chased the mouse, but couldn't catch it.
- Die Katze jagte die Maus, konnte sie aber nicht fangen.
I played catch with my father.
- Ich spielte mit meinem Vater fangen.
The cat chased the mouse, but couldn't catch it.
- Die Katze jagte die Maus, aber konnte sie nicht fangen.
The cat chased the mouse, but it couldn't catch it.
- Die Katze jagte die Maus, aber konnte sie nicht fangen.