Her anecdotes amuse us all.
- Onun fıkraları hepimizi eğlendirir.
Tom isn't good at telling jokes.
- Tom fıkraları anlatmada iyi değildir.
Hearing the joke, he burst into laughter.
- Fıkrayı duyduğunda, kahkahaya boğuldu.
She entertained us with an interesting episode.
- O, ilginç bir fıkra ile bizi eğlendirdi.
I like to tell jokes.
- Fıkra anlatmak hoşuma gidiyor.
Tom enjoys telling jokes.
- Tom fıkra anlatmaktan hoşlanır.