eziyet

listen to the pronunciation of eziyet
التركية - الإنجليزية
torment

Tom used to torment his younger sister. - Tom küçük kız kardeşine eziyet ederdi.

Tom used to torment his younger brother. - Tom küçük erkek kardeşine eziyet ederdi.

torture
grind
punish
vexation
martyrdom
oppression
(Hukuk) persecution
torment, torture
torment, torture, persecution
gnawing
maltreatment
grinding work
pain

It's so painful. Stop it! - Çok eziyetli. Onu durdurun!

injury, pain, hurt, suffering
infliction
punishment
{i} travail
persecuting
{f} plague
misery
eziyet etmek
agonize
eziyet edercesine
tormentingly
eziyet ederek
badgering
eziyet etme
persecution
eziyet etmek
crush
eziyet etmek
badgering
eziyet etmek
domineer
eziyet etmek
bait
eziyet etmek
walk over
eziyet etmek
afflict
eziyet etmek
lead someone a dance
eziyet etmek
tyrannise
eziyet veren şey
torment
eziyet vermek
harass
eziyet çektiren kimse
torment
eziyet eden
tantalizer
eziyet eden kadın
tormentress
eziyet eden kimse
tormentor
eziyet eden kişi
persecutor
eziyet edilmiş
bedevilled
eziyet etmek
dragoon
eziyet etmek
rack
eziyet etmek
torment
eziyet etmek
harry
eziyet etmek
excruciate
eziyet etmek
torture
eziyet etmek
tyrannize
eziyet etmek
wrong
eziyet etmek
to torment, torture
eziyet etmek
persecute
eziyet etmek
grind down
eziyet etmek
tyrannize over
eziyet etmek
oppress
eziyet etmek
pain
eziyet etmek
to torment, to torture, to bait
eziyet etmek
grind out
eziyet etmek
maltreat
eziyet görmüş
persecuted
eziyet veren
persecutory
eziyet vermek
gnaw
eziyet vermek
to cause (someone) pain or great trouble
eziyet çek
travail
eziyet çekmek
to go to a lot of trouble; to be put to a lot of trouble
eziyet çekmek
to suffer pain
eziyet çektiren
persecutor
eziyet et
tyrannize
eziyet çekmek
suffer pain
eziyet et
{f} rack
eziyet et
{f} badgering
eziyet et
persecute
eziyet etmek
keep down
eziyet et
torment

Stop tormenting your brother. - Kardeşine eziyet etmeye son ver.

Even when he was a child, Fadil tormented his siblings. - Çocukken bile, Fadıl kardeşlerine eziyet etti.

eziyet etmek
lead smb. a dance
eziyet etmek
worry
eziyet etmek
bedevil
kendine eziyet etmek
grill oneself
kirayı artırarak eziyet etmek
rack
التركية - التركية
Aşırı güçlük ve sıkıntı, üzgü
ilenk
cevr
EZİYET
(Osmanlı Dönemi) İncinme. Sıkıntı çekme
eziyet etmek
Zahmet ve sıkıntı vermek, canını yakmak
Eziyet etmek
cevretmek
eziyet
المفضلات