So far, your action seems completely groundless.
- Şimdiye kadar, eyleminiz tamamen sebepsiz görünmektedir.
He was caught in the act of pickpocketing.
- O, yankesicilik eyleminde yakalandı.
The lawyer determined his course of action.
- Avukat eylemin rotasını belirledi.
The army was involved in a number of brilliant actions during the battle.
- Ordu savaş sırasında bir dizi görkemli eylemlerde yer aldı.
Who can read the heroic deeds of brave men without a feeling of respect and admiration?
- Kim saygı ve hayranlık hissi duymadan cesur insanların kahramanca eylemlerini okuyabilir?
His words and deeds do not match.
- Onun sözleri ve eylemleri uyuşmuyor.
She was an activist in the Women's Liberation Movement.
- O, Kadın Kurtuluş Hareketinde bir eylemciydi.
Tom was killed in action.
- Tom eylemde öldürüldü.
At least six hundred men died in action.
- Eylemde en az altı yüz insan öldü.
The commission took no action.
- Komisyon hiçbir eylem yapmadı.