eylemce

listen to the pronunciation of eylemce
التركية - الإنجليزية
mil. operation
eylem
act

The activists were last seen in a remote, forested corner of Brazil. - Eylemciler en son Brezilya'nın uzak, ormanlık bir köşesinde görüldüler.

The army was involved in a number of brilliant actions during the battle. - Ordu savaş sırasında bir dizi görkemli eylemlerde yer aldı.

eylem
action

The army was involved in a number of brilliant actions during the battle. - Ordu savaş sırasında bir dizi görkemli eylemlerde yer aldı.

Do you believe global warming is the result of human actions? - Küresel ısınmanın insan eylemlerinin sonucu olduğunu düşünüyor musunuz?

eylem
{i} deed

Words are always bolder than deeds. - Sözler her zaman eylemlerden daha cesurdur.

His words and deeds do not match. - Onun sözleri ve eylemleri uyuşmuyor.

eylem
activity
eylem
gram. verb
eylem
{i} fact
eylem
militate
eylem
practice
eylem
geste
eylem
movement

She was an activist in the Women's Liberation Movement. - O, Kadın Kurtuluş Hareketinde bir eylemciydi.

eylem
(İnşaat) performance
eylem
in action

The soldier was killed in action. - Asker eylemde öldürüldü.

Our son was killed in action. - Oğlumuz eylemde öldürüldü.

eylem
action of
eylem
verb
eylem
(Hukuk) action, practice
eylem
action, practice, deed " fiil, aksiyon; verb" fiil
eylem
{i} commission

The commission took no action. - Komisyon hiçbir eylem yapmadı.

التركية - التركية

تعريف eylemce في التركية التركية القاموس.

eylem
Fiil: "Bize, iki yılda Fransızcanın iki yardımcı eylemini belletememişti."- M. Ş. Esendal
eylem
Bir durumu değiştirme ve daha ileriye götürme yönünde etkide bulunma çabası, amel: "Eyleme beraber girersiniz, siz sonuca ulaşmayı düşünürsünüz, onlar ulaşmadan paylaşmayı."- A. İlhan
eylem
Eyleme işi, fiil, aksiyon: "Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilmez."- Anayasa
eylem
Eyleme işi, fiil, aksiyon
eylem
Bir durumu değiştirme ve daha ileriye götürme yönünde etkide bulunma çabası, amel
eylem
Fiil
eylemce
المفضلات