İnsana da aşırı sıcaklıklara karşı koruyucu cihazlar verilmektedir.
- Man, too, has been given protective devices against extreme temperatures.
Öneriniz biraz aşırı.
- Your proposal is a bit extreme.
Fadıl açgözlülüğünü örtmek için uçlara gitti.
- Fadil went to extremes to cover up his greed.
Kasaba Japonya'nın en uç kuzeyindedir.
- The town is located in the extreme north of Japan.
Onun fikirleri benim için çok aşırı.
- His ideas are too extreme for me.
Çok tembel görünüyorsun.
- You seem to be extremely lazy.
İngiliz halkı genel olarak evcil hayvanlarına son derece düşkündür.
- The British people in general are extremely fond of their pets.
Onların cihazı son derece gelişmiş.
- Their equipment is extremely advanced.
Onların cihazı son derece gelişmiş.
- Their equipment is extremely advanced.
Tom şimdi son derece meşgul.
- Tom is extremely busy now.
Tom aşırı derecede yorgun olduğunu söyledi.
- Tom said he was extremely tired.
Tom aşırı derecede heyecanlı görünüyor.
- Tom seems extremely excited.
Tom son derece şiddetli.
- Tom is extremely violent.
Onlar olağanüstü durumlar.
- They are the extreme cases.
Kasaba Japonya'nın en uç kuzeyindedir.
- The town is located in the extreme north of Japan.
Suyu ölçüsüz ve aşırı miktarda içmek su zehirlenmesi ile sonuçlanabilir, potansiyel olarak ölümcül bir durum.
- Drinking excessive and extreme amounts of water can result in water intoxication, a potentially fatal condition.
Alaska'nın ekstrem soğuğunu severim.
- I like the extreme cold of Alaska.
Yüksek bir yapıdan atlamak ekstrem bir spordur.
- Base jumping is an extreme sport.
I think the new laws are extreme, but many believe them necessary for national security.
His extreme love of model trains showed in the rails that criscrossed his entire home.
In the empty and extreme cold theatre.
extremes of temperature.