Bu alan harap ediliyor.
- This area is devastated.
Hepimiz harap edildik.
- We were all devastated.
Tom sadece harap edilmişti.
- Tom was simply devastated.
Tom harap edilmiş görünüyor.
- Tom looks devastated.
Fadıl'ın haberi hastane personelini harap etti.
- The news of Fadil's death devastated the hospital staff.
Katrina kasırgası New Orleans'ı harap etti.
- Hurricane Katrina devastated New Orleans.