Tom şimdi son derece meşgul.
- Tom is extremely busy now.
Dinamit balıkçılığı resif ekosistemler için son derece tahrip edicidir.
- Dynamite fishing is extremely destructive to reef ecosystems.
Çok tembel görünüyorsun.
- You seem to be extremely lazy.
Tom ve erkek kardeşleri çok yakındır.
- Tom and his brothers are extremely close.
Biz ziyadesiyle mutluyuz.
- We're extremely happy.
Tom aşırı derecede yorgun olduğunu söyledi.
- Tom said he was extremely tired.
Bu onun için aşırı derecede zordur.
- This is extremely hard for him.
Tom aşırı derecede ikna edicidir.
- Tom is extremely persuasive.
Mary aşırı derecede çekici.
- Mary is extremely attractive.
Mary fazlasıyla çekici.
- Mary is extremely attractive.
Öneriniz biraz aşırı.
- Your proposal is a bit extreme.
Tom Alaska'nın aşırı soğunu sever.
- Tom likes the extreme cold of Alaska.
Fadıl açgözlülüğünü örtmek için uçlara gitti.
- Fadil went to extremes to cover up his greed.
Kasaba Japonya'nın en uç kuzeyindedir.
- The town is located in the extreme north of Japan.
Onun fikirleri benim için çok aşırı.
- His ideas are too extreme for me.
Geçmiş, şimdi ve gelecek arasındaki ayrım sadece çok yaygın yanılsamadan başka bir şey değildir.
- Difference between the past, present, and future is nothing but an extremely widespread illusion.
Tom şimdi son derece meşgul.
- Tom is extremely busy now.
Dinamit balıkçılığı resif ekosistemler için son derece tahrip edicidir.
- Dynamite fishing is extremely destructive to reef ecosystems.
İngiliz halkı genel olarak evcil hayvanlarına son derece düşkündür.
- The British people in general are extremely fond of their pets.
Onların cihazı son derece gelişmiş.
- Their equipment is extremely advanced.
Mary aşırı derecede çekici.
- Mary is extremely attractive.
Bu onun için aşırı derecede zordur.
- This is extremely hard for him.
Tom son derece şiddetli.
- Tom is extremely violent.
Onlar olağanüstü durumlar.
- They are the extreme cases.
Kasaba Japonya'nın en uç kuzeyindedir.
- The town is located in the extreme north of Japan.
Suyu ölçüsüz ve aşırı miktarda içmek su zehirlenmesi ile sonuçlanabilir, potansiyel olarak ölümcül bir durum.
- Drinking excessive and extreme amounts of water can result in water intoxication, a potentially fatal condition.
Yüksek bir yapıdan atlamak ekstrem bir spordur.
- Base jumping is an extreme sport.
Birçok yer, kıyı şeridine yakın olmalarına rağmen oldukça ekstrem iklimlere sahiptir.
- Many locations, despite being situated near coastlines, have fairly extreme climates.
In the empty and extreme cold theatre.
I've found this website to be extremely useful.
- I have found this website to be extremely useful.
I'm extremely hungry.
- I am extremely hungry.
After shooting Joan to death, he'd gone home and killed himself, leaving behind a wife and young daughter. And a written confession that sounded all kinds of crazy.
He was boiling mad.
It turns out he was too bleeding cheap to ever drain the oil.
I think the new laws are extreme, but many believe them necessary for national security.
His extreme love of model trains showed in the rails that criscrossed his entire home.
extremes of temperature.
It is blindingly obvious that we need more serious contributors.
freakin' awesome!.
... and sent that all via some extremely slow boat from China ...
... allowed in Einstein's equations, but to build one is extremely difficult. Far more energy ...